SSY|20.BÖLÜM

279 34 20
                                    

Bölüm Şarkısı; Nil İpek - Gömülür

🍁 🍁 🍁

Gözlerimi araladığımda irislerimden beynime ulaşan görüntü odamın duvarıydı. Uykusuz gözlerimi kırpıştırarak kendime gelmeye çalıştım. Ne ara uykuya dalmıştım hiç hatırlamıyordum. Hâlen pencere kenarımda oturuyordum ve sırtım ağrımıştı. Dizlerime sarılmış bir şekilde başımı duvara yaslamış ve öylece kalmıştım. Perdenin aralığından baktığımda ayın gökyüzünü süslediğini görmek şaşırtmamıştı. Hâlâ geceydi ve yarın yine gülümsemeye başlayacak olmam içimde fırtınalar koparıyordu. Bir yanım 'Rol yapmayı kes!' diye haykırırken diğer yanım 'Ruhunu kendine sakla,' diye fısıldıyordu.

Ellerimi, sardığım dizlerimden çözdüm ve herkesin uyumasını fırsat bilerek daha çok açtım perdemi. İşte şimdi milyonlarca yıldızı üzerinde taşıyan siyah gökyüzüne daha net bakıyordum. Yorgun gözlerim kapanmak istercesine sürekli ağırıyordu. Ayağa kalkıp kulaklığımı aldım ve telefonumdan başka bir şarkı açtım. Tüm gece boyunca uyumayı düşünmüyordum. Düşünceleri boşaltıp, müziğin ritmi altında can vermelerini istiyordum. Son sesi açtım ve gözlerimi kapadım.

Pencere kenarım...

Ölmek için ideal bir yerdi.

Ayağımla bir ritmi belirlerken, müziğin notaları özgürlüklerine kavuşmuşçasına dağıldı etrafa. Ruhumdan küçük parçalar araya sıkışarak saçılırken, kirpiklerimi kıpırdattım. Camdan dışarı baktım boş boş. Gecenin bir vakti "Dağılır zihin, toz bulutu, üflesen uçar." denilen mısranın üzerinde durmuş gözlerimle kendimi tarıyorum. Kendimin bir yönünü daha yeni keşfediyorum.

Artık yağmur damlaları altında ıslanan kız yoktu, o çoktan terk etmişti son caddeleri. Ve bir veda, şimdi karışmıştı yıldızlara.

Gözlerim kapanmadan hemen önce son gördüğüm doğan sabah yıldızıydı. Bana göz kırparcasına parladı sanki ve o an kendime ilk defa 'Sabah Yıldızı' dedim.

🍁 🍁 🍁

Gözlerim acıya acıya tahtaya bakıyor, daha doğrusu bakmaya çalışıyordum. Utku yanımda sessizliğimi hiç sorgulamadan, beni sıkboğaz etmeden uslu uslu dersi dinliyordu.

Tüm gece boyunca uyanık kalarak gözlerime eziyet etmiştim. İçinde düşüncelerimi taşıyan tabutu kefenlemiş ve zihnimin mezarlığına gömmüştüm. Sabah ise yine her zamanki gibi kalkmış, gücümü derinlerinden uyandırarak kendime gelmiştim. Şimdi ise buradaydım, yine okul sıralarının en arka köşesinde.

Dersin bittiğini belirten zil sesi çalınca sınıfın çoğu bir eziyetten kurtulmuşçasına matematik hocasından bile önce çıktı. Bu sırada sınıfın uykucusu Sıla başını koyduğu sıradan kaldırdı ve "Sınav falan demişti o kırmızılar portresi kadın. Kaçıncı ders o, ona göre okulu ekeceğim." diye seslendi önde oturan Canan'a. Canan saçlarını eliyle geri itip Sıla'ya cevap verirken, ben 'Ne sınavı lan?' modunda her şeyden bihaber Utku'ya baktım.

"Sınav mı var bugün?"

Bana doğru döndüğünde "Dün ilk dersten kaçıp gitmeseydin bilirdin." dedi ve bilmiş bir edayla baktı. Aradan aradan iğneleyici sözlerle konuşuyordu konuşacağını. Göz devirdim. Ardından her zamanki gibi kafamı duvara yasladım ve boş boş sınıfı izledim. Son senemdi bu dört senelik sınıfımla. Kızları özleyeceğimi düşünürken Sıla ayağa kalktı ve kapının önünde onu bekleyen sevgilisiyle birlikte tahminimce okulu ekmek için gitti. "Emre, aşkım!" diye bir neşeyle konuştu Sıla. Şu çocuğun nesini seviyor bilmiyordum ama mavi gözleri onu görünce hep bir heyecanla doluyordu. Emre'nin yanağına bir öpücük kondurdu. "Aşk böceğim benim!"

SON SABAH YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin