Multimedya: Utku Çukurcu
Bölüm Şarkısı: Mavi Gri- Ben Sende Yandım
🍁 🍁 🍁
Kulağımda çınlayan uğultular gitgide artarken ne olduğunu sorguladım. Tıpkı bir cesedin yere düşüş hızında önüme serildi yaşadıklarım.
Kalbim korkuyla bana bir tekme geçirirken, gözkapaklarımı aralamaya çalıştım. Kirpiklerim suyun etkisinden kurtulamadığı için hâlen nemliydi ve bu gözlerimi açmamı zorlaştırıyordu. Saçlarımdan damlayan bir iki soğuk su damlalasını ensemde hissedebiliyordum.
Bilincim yerine gelirken ses tonlarını ayırt etmeye çalıştım. Aras'ın yüksek ses tonunu tanımıştım. Bağıran bir diğer kişinin Kuzey olduğunu algılayabildikten sonra ne dediklerini anlamaya çalıştım. Birkaç kişinin daha ses tonu kulağıma dolmuştu ama birbirlerine karışmışlardı.
Neredeydim? En son havuzdaydık ama şu an suyun sesini duyamıyor ve ıslaklığını hissedemiyordum. Gözkapaklarım nihayet açılırken tavanla bir bakışma içerisine girdim. Harelerimi oradan çekerken kavga eden kişilere çevirdim. Artık ne dediklerini anlayabiliyordum.
"Sana uğraşacaksan benimle uğraş demiştim, o kıza bulaşmayacaksın!" Mavi gözler beni bulmadan sadece eliyle işaret etmişti. Onun sinirli görüntüsü karşısında Görkem çok rahat bir tavırdaydı. Bakışlarım beyaz ve yeşil duvarları görünce revirde olduğumuzu anladım. Kendi aklımda bir olay döngüsü belirdi, onlar uyandığımı fark etmeden devam etti tartışmaya.
"Benim derdim seninle değil, Karahan. Kardeşinle."
"Kardeşimin derdi, benim de derdimdir. Ona bulaşacaksan bana da bulaşacaksın." Görkem'in yüzünde genişleyen sırıtış memnun olduğunun göstergesiydi. Ece ve Utku da buradaydı ama sessiz izleyici durumunda kalmayı tercih etmişlerdi.
"Ya da sadece biriyle uğraşırım. Ne dersin küçük Karahan?" dedi Aras'a bakarak. Aras'ın siyah kaşlarının çatıldığını görebilmiştim. Görkem'in bakışları bana değdiğinde uyanık olduğumu görmüştü.
"Uyanmışsın, Samara."
İki kardeşin de bakışları bana dönerken kafamı kaldırdım yastıktan. Şakaklarıma saplanan ağrıyı gidermek için parmaklarımla ovaladım başımı. Ece hızlı adımlarla yanıma gelip bana sarılırken karşılık verememiştim. "İyi misin?"
"Sanırım."
Kollarını üzerimden çektiğinde bakışları ellerimle ovaladığım başıma kaydı. Kaşları çatılmıştı. "Başın mı ağrıyor?" diye sordu endişeli bir ses tonuyla. "Dolabımda ağrı kesici vardı, hemen alıp geleceğim."
Ece koşturarak odadan çıkarken itiraz edememiştim bile. Aras sinirli bir şekilde kapıyı çarparak revirden çıktı. Bir günüm düzgün geçse şaşacaktım zaten.
Utku, "Şu an Görkem'in suratını parçalamanı beklerdim senden kanka." dedi olaylardan etkilenmeyerek tek bir an bile Görkem'i umursamadan. Ben de kendimden böyle bir şey yapmayı beklerdim ama çok fazla başım ağrıyordu. Bunu daha sonraya erteleyebilirdim.
"Başım ağrıyor."
Kuzey dişlerini sıkarak "Görkem, siktir git artık. Canımı sıkıyorsun." dedi. Görkem ellerini 'ben masumum.' ifadesiyle kaldırdıktan sonra bir şey söylemeden odadan çıktı.
Ece yine aynı şekilde koşturarak odaya girdiğinde elinde sarı bir ilaç kutusu ve bir şişe su vardı. Genelde sinirli bir yapısı olduğu için ağrı kesiciyi soyunma odasındaki dolabında mutlaka bulundururdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...