SSY|1.BÖLÜM

1.2K 69 92
                                    

SON SABAH YILDIZI|İLK BÖLÜM

🍁

Bölüm Şarkısı: System Of A Down - Lonely Day

Nefes Özgün 👆 (Not: Saçlarının, belinin 4-5 parmak daha altında bittiğini düşünün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nefes Özgün 👆
(Not: Saçlarının, belinin 4-5 parmak daha altında bittiğini düşünün.)
____________________

Yağmur damlaları yağmaya devam ederken hissettiğim huzur hissi tekrar hayat buldu. Sokakta kimsenin olmayışı beni daha da sevindiriyordu. Ellerimi iki yana açıp kapadım gözlerimi. Sanki tenime ne kadar değerse damlalar; o kadar günahlarımdan arınacakmışım gibi... Herkes hata yapardı. Buna ben de dâhildim.

Benim hayatım öyle hikâyelere konu olabilecek türden bir yaşama benzemiyordu. Üç kız arkadaşım ile İstanbul sokaklarını çılgınlar gibi gezer dururdum. Şimdi ise içimdeki hislerimi bastırarak yeryüzüne düşen damlaları iliklerime kadar hissetmeye çalışıyordum. Rüzgârın hafif melodisi saçlarımın arasından geçerek bir uğultu sesi yaratıyordu. Bu beni mutlu eden ufak tefek şeylerden biriydi.

Gözlerimi daha sıkı kapadım. Etrafımda döndüm birkaç saniye. Sokakta sadece yağmur damlalarının huzurlu sesi duyuluyordu. Aklım bomboş, düşüncelerim bir iki saniyeliğine susmuştu. Hüzünlerimi saklayarak bir yıldıza armağan etmiş, o yıldız sönünce her şeyin biteceğine inandırmıştım kendimi.

Ben dünyadaki en umutsuz vakalardan biriydim. Ciddi olmayı beceremeyen, sürekli gülümseyen kızdım. Hislerini gülümseyerek saklamaya çalışan, her ortamda güzelliği altta kalan, hiç farklı bir özelliği olmayan kişiydim. Umursamaz gibi davranan ama aslında her şeyi kafaya takandım. Kimsenin hiç 'Sorunun var mı?' diye sormadığı, yüzüne gülümseyen maskesini çekendim. Ben sıradan bir hayatta herkesin "Nefes" diye adlandırdığı kişiydim...

Her ne olduysa bir anda oldu. Önce omzumda sert bir darbe hissettim; neler olduğunu algılayan beynim refleksel olarak hızla gözlerimi açtı. Önce önüme baktım ama kimseyi göremedim. Ardından yerde bir hareketlilik olduğunda bakışlarımı o tarafa çevirdim. Dizinin üstüne çökmüş, elindeki telefonuna bakan birisiydi yerdeki. Adam telefonunun kırık yüzüne baktıktan sonra gözlerini bana dikti. Mavi gözleri kötü kötü baksa da yağmur kadar huzurluymuş gibi görünüyordu.

Hareleri başka hiçbir rengi kabul etmezsizin sadece mavi rengin sınırlarını barındırıyordu. Küçük burnu, kavisli çenesi, gülümsemediği hâlde bile hafiften beliren gamzeleri ve yüzüne biçim kazandıran elmacık kemikleri...

Ben ise saç telleri ve kirpikleri dahi sırımsıklam bir şekilde şaşkınca bakıyordum. Olayları yeni yeni idrak etmiş karışık aklım bugün yaşadığım sinir bozucu olaylar sonucunda önüme gelen birine patlamıştı: bu mavi irisli çocuğa.

"Ya sen öküz müsün acaba? Benim burada gözlerim kapalı, görmüyorum seni, sen nasıl beni görmüyorsun?!"

"Kızım bir sus ya. Telefonum kırıldı senin yüzünden!" Şaşkınlıkla kaşlarımı çattım. Kendisi gelip bana çarptığı hâlde telefonuna hasar vermemden dolayı beni suçluyordu. Yok ya!

SON SABAH YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin