Multimedya: Son Sabah Yıldızı'nın 1.000 okunmaya ulaşmadan hemen önce bir ekran görüntüsü... arkadaşlar zaman neden bu kadar hızlı?!?!
Bölüm Şarkısı: The Drumps - Money🍁🍁🍁
İstanbul'a vardığımızda hava yeni yeni aydınlanmaya, güneşin doğuşu gökyüzünü boyamaya başlamıştı. Yol boyunca sürekli bir uyuyup bir uyandığım için şu an sarhoş gibi hissediyordum kendimi ve bu yüzden vardığımızı bile araba durunca anlayabilmiştim. Gözlerimi tüm hayatımı geçirdiğim mahalleyi gösteren pencereden çekip Kuzey'e çevirdim ve "Saat kaç?" diye sordum. Hızlıca kolundaki saate baktı ve "Altıyı kırk geçiyor." diye yanıtladı beni.
"Daha çok erkenmiş." Gözlerimi ovuştururken bir yandan konuştum. "Bir an önce eve gidip uyumak istiyorum."
"Önce Gizem'i uyandır, güzelim." Arka koltukta mışıl mışıl uyuyan kardeşimi işaret ettiğinde gözlerimi ovalamayı keserek başımı salladım. "İnelim bir önce, sürükleyerek çıkarmak zorundayız yoksa uyanmaz."
Dediğime güldüğü sırada ikimiz de arabadan indik. Kuzey bagaja attığı çantalarımızı çıkarmak için arabanın arka tarafına geçerken ben de arka kapıyı açtım. Elimi Gizem'in saçlarına götürüp yumuşak bir ses tonuyla "Gizem." diye seslendim. Hiçbir tepki vermedi, bir daha "Gizem." dedim ancak uykusu o kadar ağırdı ki bu ses tonuyla konuşmaya devam edersem asla uyanmayacaktı. Bu defa sesimi yükseltip onu hafifçe sarsarak "Gizem!" dedim. "Uyansana ya!"
Sonunda bir yaşam belirtisi göstererek huysuzca kafasını daha da yastığa gömdüğünde Kuzey elinde çantalarla yanıma gelmiş, gülerek halimize bakmıştı. "Biraz zor olacak gibi."
"Olmayacak çünkü şimdi onu arabadan atıyorum." Sevgili kardeşimi kolundan çekiştirerek arabadan çıkarmaya çalışırken sessizliğin hakim olduğu sokakta bizim gürültümüz yankılanıyordu. Gizem ise ömrü boyunca uyumamış da ilk defa eline bir fırsat geçmiş gibi yerinden kımıldamıyordu ve her geçen saniye onu burada böylece bırakıp gitme fikri mantıklı gelmeye başlıyordu.
Birkaç denemeden sonra da başarısız olunca Kuzey aklına bir fikir gelmişçesine "Bekle." dedi. Ardından hızlı adımlarla arabanın ön koltuğundan direksiyona uzandı ve kornaya bastı. Kornanın yüksek sesi bir anda Gizem'i ürküterek uyandırırken ben çok fazla ses çıktığı için bir evden küfür sesi duymamla dudağımı ısırmıştım. Sabahın bu saatinde kornaya basan bir başkası olsaydı etmediğim küfür kalmazdı ve bu yüzden komşularımızı da anlayabiliyordum ancak eğer benim gibi bir kardeşe sahip olsalardı eminim onlar da beni anlarlardı.
"Sonunda uyandın!" dedim uykulu gözlerle etrafa saf saf bakan Gizem'e. "Kaldır kıçını, eve gidiyoruz."
"Ne evi? Ne zaman aldık?"
Ofladım. "Ne diyorsun Gizem? Sus da in."
Gizem hiçbir şey anlamayan bir sersemlikle arabadan inerken bir anda bizim evin balkonunun kapısı açıldı ve annem dışarı çıktı. Seslerimizi duymuş ama anlam verememiş, şimdi aklında dolanan soru işaretini yok etmek istiyormuş gibi hızla sokağa bakmıştı. Bizi görmesiyle gözleri kocaman açılırken "Nefes?" diye seslendi bana. Ona gülümseyerek "Biz geldik!" dedim ve Gizem'i işaret ettim. Gizem annemi görünce kendine gelmeye başlayarak "Evet evet, biz geldik!" diye bağırdı.
Sabah ışıklarının vurduğu yüzünde bir gülümseme oluştu fakat anında anne moduna girerek "Bağırma kız mahallenin ortasında!" dedi Gizem'e. Ardından tekrar gülümsedi. "Gelin buraya hadi, ne dikiliyorsunuz?"
Başımı sallayarak onayladım ve Kuzey'e dönüp "Hadi." dedim. Kuzey çantalarımızı alırken Gizem koşarak apartmana girdi. Sonunda uyanabilmiş gibiydi. Birlikte birkaç adımda kapıya ulaştığımızda demir kapıyı ittirerek önce onun geçmesini sağladım. Kuzey çantaları asansöre bırakırken Gizem çoktan binmişti bile. Ben de beklemeden asansörün içine girdim ancak Kuzey'in girmediğini fark ettiğimde duraksadım. "Ne oldu?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...