Bölüm Şarkısı: Alec Benjamin - Mind Is A Prison
🍁🍁🍁
Konser bittikten, bolca güldükten ve fotoğraf çekildikten sonra eve dönmek üzere Kuzey'in motoruyla ilerliyorduk. Konser alanı oldukça uzak olduğundan iki saattir yoldaydık ama bundan ne ben şikayetçiydim ne de o. Beline sarılmış, kafamı sırtına gömmüştüm. Gözlerim kapalıydı, rüzgar saçlarımı uçuruyordu. Kendimi huzurlu hissediyordum. Olur ya, aşırı derecede mutlu olduktan sonra yavaşça sakinleşirsiniz ve bu defa içinize bir huzur oturur. Onun gibiydi işte. Konserdeyken mutluydum çünkü en sevdiğim gruplardan birinin konserindeydim. Şimdi huzurluydum çünkü onunla İstanbul'un yollarında ilerliyorduk. Aslında olay sokaklarda değildi, ondaydı. O olduktan sonra nerede olursak olalım iyi hissedermişim gibi geliyordu.Motor yavaşlamaya başladığında dahi içimden inmek gelmiyordu. Birlikte saatlerce dolanalım, saçma sapan fotoğraflar çekilelim, şarkı söyleyelim... Ancak her şeyin bir sonu vardı. Saat 9.30'u geçiyordu. Eve gitmem gerektiğini biliyordum. Kuzey de bunu bildiğinden evimin önünde durmuştu. Zaten karşı binalarda oturuyorduk. Bu hayatın bana geçtiği ufak kıyaklardan biriydi.
Motor tamamen durduğunda kollarım hâlen beline sarılıydı. Onu bırakmam gerektiğinden kendimi yavaşça geri çektim. Elektriklenen saçlarım da benimle birlikte çekilirken Kuzey hareketlenerek motordan indi. Motordan inmeden hemen önce kaskı çıkarıp koydum. Sokak ilginç bir şekilde sessizdi ve kimse yoktu.
"Çok eğlendim, teşekkür ederim."
Gülümsedi. Gülümsediğinde kısılan mavilikleri yine her şeyden çok dikkat çekiyordu. "Teşekkür ederim, Güzel Kız. Bana eşlik ettiğin için."
Güzel Kız mı?
Dediği yanaklarıma hafif bir allık bıraktı. Fazla belli olmuyordu Allah'tan. Saçımı geriye iterken bakışlarımı indirdim. Her zaman dediği gibi Meraklı Kız demek yerine Güzel Kız demesi içimde tarif edemeyeceğim bir hissin kapısını açmıştı bana. Ardından asla yapamam dediğim bir şeyi yaptım. İçimden dolup taşan duygular bedenimin kontrolünü ele geçirdi. Kendime düşünmeyi bırak nefes alma fırsatı vermeden parmak uçlarımda yükselerek yüzünün hizasına geldim ve hızlı bir hareketle dudaklarımı yanağına bastırdım.
Dudaklarım yanağıyla buluştuğunda onu ilk kez öpüyor olmamın heyecanıyla zihnimin içi karıştı. Göz kapaklarım inerken onun gözlerinin açık olduğunu biliyordum. Vücuduma elektrik akımı yüklenmişti birden sanki. Utancım kendini gösterdiğinde saniyelik süren buseyi bırakarak parmak uçlarımla yere bastım. Kirpiklerimi aralayıp yüzüne baktığımda yüzündeki ifade öylesine komikti ki... Şok olmuştu. Benden böyle bir şey beklemiyor olmalıydı. Ben bile kendimden beklemiyorken şaşırması normaldi çünkü ben de kendimden bunu beklemiyordum.
Şaşkınlıkla bana gülümsediği sırada bakışlarımı gözlerinden kaçırdım. Çok duygu yüklüydüler. Parlayan maviliklerinden gözlerimi uzak tutmak o kadar zordu ki! Tam şu an 'Seni seviyorum!' diye bağırmamak için zor duruyordum. Bunu yapmama engel olan şeyler olmasa sevdiğimi söyleyecek, daha doğrusu başka sözcüklerle ifade edecek kadar cesurdum. Engeller vardı işte! Bir türlü aşamadığımız, her seferinde çarpıp yere düştüğümüz duvarlar...
Gözlerim gözleri hariç her yere bakarken üzerimizde olan bir bakış hissettim. Kalbim bir anda hızlandı. Ne olduğunu anlayamadığım bir hisle etrafa bakarken karşı binanın camında durdum. O an camda birinin olduğunu fark ettim. Dikkatli bakmama bile gerek kalmamıştı, onun kim olduğunu biliyordum.
Aras, perdenin ardından bizi izliyordu.
Ve benim Kuzey'i öptüğümü görmüştü.
Yüzünde öyle bir ifade vardı ki... Tarif edemezdim. Sanki bunun olacağını biliyordu da kendine itiraf edememişti, sonunda görmüştü. Gözleri tam gözlerimdeydi. Dapdağınık saçlarıyla bakışı birleşince yıkılmış bir görüntü çıkmıştı ortaya. Boğazındaki ademelması yukarı aşağı hareket ederken titriyordu. Bakışları hüzünlüydü, kırıktı. Elleriyle perdeyi sıkıyordu. Dudaklarım aralandı ama hiçbir şey diyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SABAH YILDIZI
Teen FictionHiçbir şey tesadüf değildi. Olamazdı. Onun da benim gibi kırık bir ruhu barındırması, gözlerinde acının söndüğü kadının ardından hâlen gülümseyebilmesi, beni anlayabilmesi... Bunlar sadece bir gecede gerçekleşmedi. Temeller yıllar önce atıldı. Her ş...