SSY|64.BÖLÜM

17 3 0
                                    

Multimedya: Son Sabah Yıldızı'nın 10.000 okunmaya ulaştığı zaman! (Şeytan'ın Oyuncakları'nı unutmadım arkadaşlar merak etmeyin şdfhwğdxöşjfhx, sadece onun zamanı değil, bir gün devam edeceğim ancak o şimdi değil.)
Bölüm Şarkısı: Son Feci Bisiklet - Ufolar

🍁 🍁 🍁

Ellerim üzerimdeki koyu yeşil elbisenin üzerinde gezinirken gözlerim aynadaki yansımamdaydı. Uçlarını hafifçe dalgalandırdığım kahverengi saçlarım ve hiçbir abartısı olmayan sade elbisemle hoş bir görüntü yakalamıştım. Açıkçası ne giyineceğimi bilememiştim, sıradan bir pantolon ve tişört ile gitmenin fazla rahat kaçağını ama abiye elbise kadar abartılı bir şey de giyemeyeceğimi düşünmüştüm. Bu yüzden 'elbise olsun ama rahat olsun' mantığıyla üzerimdeki yumuşak ve ince kumaşlı elbiseyi seçmiştim. Aynı şekilde yüzümde de neredeyse hiçe yakın bir makyaj vardı. Kuzey'in ailesiyle tanışacağım için özenli giyinmem gerekiyordu ama aynı zamanda o akşam yemeğinin bir akşam yemeğinden fazlası olacağı ve benim oraya onlarla tanışıp kaynaşma amacıyla gitmediğim gerçeği kafamın içinde çelişiyordu.

"Her neyse." diye mırıldandım kendi kendime ve telefonumu kontrol ettim. Kuzey, Aras ve ben saat sekizde aşağıda olmak üzere sözleşmiştik. Yaklaşık bir sene önce gördüğüm ve Kuzey'e 'Burası benim evim.' diyerek kendimi rezil ettiğim o eve gerçekten girecek olmam fazlasıyla trajikomikti ve buna gerçekten oturup gülebilirdim ama Kuzey'den gelen 'Aşağıdayız.' mesajı tüm düşüncelerimi kafamdan silip attı. Hızlıca son kez aynada kendimi kontrol ettim ve kahverengi gözlerimde yanan gerginlik ışıklarını bastırmaya çalıştım. Bu gecenin bana hiçbir zararı olmayacak olmasına rağmen sanki en gergin olan benmişim gibi hissediyordum. Sadece bir yemek, herkes insanca konuşup anlaşabilir. Kendi iç sesime göz devirdim. Tabii ya, kızını havaalanına kadar kovalamış bir adam ile yıllar sonra ülkesine dönen kızı yetmiyormuş gibi birbirlerinden nefret eden oğlu ile aynı masada yemek yiyecektik ve hiçbir şey olmayacaktı. İnsanlardı sonuçta, değil mi?

Düşüncelerimi bir kenara koymayı deneyerek odamdan çıktım, annem ve Gizem salonda oturuyorlardı. Annem beni gördüğünde ayağa kalktı ve baştan aşağıya üzerimi inceledi. Kapının pervazına yaslanıp önümde durmasını ve naçizane yorumlarını benimle paylaşmasını bekledim. Gözleri en son saçlarımda dolandı ve hemen ardından "İyi iyi, güzel olmuşsun." dedi beni rahatlatmak istercesine. Sabahtan beri onun başının etini yemiştim 'Ne giyeceğim? Ne giymeliyim? Giyecek hiçbir şeyim yokmuş benim!' gibi cümlelerle, bu yüzden bu tepkisi doğaldı.

Gizem oturduğu koltukta telefonunun ekranındaki gözlerini üç saniyeliğine ayırıp bana baktı ve yüzünü buruşturdu. "Her zamanki gibi çirkinsin." Ardından tekrar telefonuna döndü.

Ona gözlerimi kıstım "Seni küçük şeytan! Şanslısın ki bugün kibar davranacağım günümdeyim."

"Hıhı." diye mırıldandı beni duymuyormuş gibi. Ona gözlerimi devirdim ve bakışlarımı tekrar anneme çevirdim. "Gidiyorum ben, Kuzeyler aşağıdaymış."

Elini kaldırıp elbisemde toz varmış gibi silkeledi ve boynumdaki Kuzey'in verdiği asla çıkarmadığım kolyemi düzeltti. "Güzelsin. Hadi git. Kuzey'in yanında ol, o bize çok destek oldu."

'Biliyorum' dercesine başımı salladım ve elini indirdiğinde kapıya yöneldim. Siyah Converselerimi ayağıma geçirirken telefonuma bir bildirim sesi daha gelmişti ki bu benim acele etmem gerektiğinin işaretiydi. Hızlıca bağcıkları bağladım ve doğruldum. "Gittim ben!" diyerek hızlıca merdivenleri inmeye başlarken annem "Yavaş in, kayacaksın!" diye seslendi arkamdan. Kendi kendime ona başımı salladım ama hızlıca inmeye devam ettim. Asansörü neden kullanmadığıma gelecek olursak, çok şaşırtıcı biliyorum, aylardır bozuk olan asansörü hâlâ kimse yaptırmamıştı. Harika bir apartman, harika komşuluklar cidden.

SON SABAH YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin