9. Bölüm

417 185 131
                                    

Bütün gece, çocuklarını düşünmekten bir türlü uyuyamayan Türkan hanım yılların verdiği alışkanlıkla evlatlarını kontrol etmeye çıktığı an yaşayacağı sürprizden bihaberdi.
Ne kadar çevresine belli etmek istemese de, telaşlı bir yapıya sahipti yaşlı kadın.

Söz konusu evlatları olduğunda dünya dönmeyi bırakıyordu sanki.
Ama elinde değildi işte. Yaşlı anne yüreği evlatlarının parmaklarına diken batsa, çıra gibi yanıyor çocuklarından daha da fazla acı çekiyordu.
Hangi anne, evlatları için nefes almaz dı ki?

Sessiz adımlarla ilk önce can parçasını dünyalara değişmeyeceği yakışıklı oğlunu kontrol etmek istemişti Türkan hanım.
Daha sabahın yedisi olmasına rağmen, belki uyanıktır diye düşünerek kapısını hafifçe tıklatmış ama herhangi bir cevap almadığında sessizce odaya girmişti.

Zifiri karanlık odada hiç bir şey göremeyen Türkan hanım çareyi ışığı yakmakta bulduğu an, doğru düzgün bozulmamış bomboş bir yatakla göz, göze gelmişti.

Oğlunun odasında olmadığını fark eden yaşlı anne, fazla telaş yapmamaya çalışıyordu.
Sonuçta oğlu gece onlar kendi odalarında çekildikleri zaman, kendi arkadaşlarıyla buluşmak için dışarı çıkmış ola bilirdi.

Bu saatten sonra oğlu neredeyse otuz yaşına merdiven dayamışken, ondan hesap sormak kimsenin haddine değildi.

Yine de, merak etmeden yapamıyordu işte. Ne yaparsın anne yüreği.
Kuzey'in odasından sessizce ayrılan Türkan hanım, bu sefer kızlarının odasına doğru yavaşça ilerlemeye başlamıştı.

İlk olarak Kübra'sının odasına giren yaşlı anne, kızının her zaman ki gibi delicesine yatarak uyuduğunu gördüğünde gülmeden edemedi.
Bu kız kime çekmişti böyle ya rabbi, sanki yatakta uyumuyor adeta onunla kavga ediyordu uyurken.

O kadar darma dağın uyuyordu ki, üzerindeki ince örtüsü bile daha fazla bu kavgaya dayanamamış ve kendisini yere atmakta bulmuştu çareyi.

Gülümseyerek yerdeki ince örtüyü alan yaşlı kadın, incitmekten korkarcasına yavaşça kızının üstünü örterken içinden sürekli çocuklarının hep çok mutlu olmaları için dua etmeye devam ediyordu.

Huzurla küçük cadısının odasından ayrılan Türkan hanım yavaş adımlarla Gece'sinin odasına çevirmişti bu sefer yönünü.
Kızının kapısının önünde bir kaç saniye nefeslenen yaşlı anne, dün olanları aklına getirmemek için kendisiyle neredeyse savaşır haldeydi.

Oysa, kulak misafiri olduğu konuşmanın tek bir saniyesini bile unutması imkansız dan da öteydi.
Bütün gece düşünmesine rağmen hiç bir çıkar yolu bulamaması da cabasıydı.
Sahi biricik yavrusu Gece'si gitmek istediğini söylemişti değil mi?

Küçük kızlarının hüzünle ağlayarak birbirlerine sımsıkı sarılmış halleri, yaşlı annenin yüreğini param parça etmişti o an.
Gece'si biriciği ayrılmak istediğini kendisine alıştıra, alıştıra söylediği zaman ne diyecekti peki?

İçindeki sonsuz sevgiyle kuşanmış yavrularını kanatlarından ayırmak istemeyen yaşlı anne hayır diye bağırırken ..
Kızının çektiği acıya şahit olan yaşlı kadın, kendi düşüncelerinin arasında adeta kaybolmuştu o an.

'' Sevdiğim sabah, sabah yine bizim kuzuları kontrole mi çıktın bakayım sen diyen Zafer bey sevdiği kadını sonunda bulmanın rahatlığıyla derin bir nefes ala bilmişti sonunda. ''
Uyandığın da, Türkan hanımı yanında bulamadığı an içine tarif edemediği tuhaf bir ürperti yayılmıştı sanki yaşlı adamın.

Hele de dün gece geçirdiği baygınlıktan sonra, daha da üstüne düşer korur kollar olmuştu sevdiğini.
Biricik eşinin sevgiyle sarmalanmış sesi yaşlı kadını kendisine getirdiği an, dakikalardır kapının önünde öylece düşüncelere daldığını fark etmişti.

Dinle sevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin