Merhaba! Biz geldik!Sezen Aksu - Beni Unutma
Çağan Şengül - Veda
Cihan Mürtezaoğlu - Elbet Bir Gün BuluşacağızHÜKÜMRAN
35
"VEDA"
Sanki yer de gök de üzerime çökmüştü o saniyelerde.
Öfke, ruhuma bir zehir gibi işlendiğinde o gün yaşadığım korku ve hayal kırıklığı yeniden benimleydi. Taksi sanıp bindiğim arabanın beni kaçırdığını anladığım an yaşadığım şaşkınlığı, korkudan titreyen dizlerimi ve kendimi savunurken kan olmuş ellerimi hatırladım. Nasıl bir muamele gördüğümü ve göreceğimi, eğer Aybars gelmeseydi nasıl bir yola sürükleneceğimi... Şimdi o günün sorumlusu karşımdaydı.
Aybars hangimizin yüzünden elini kana bulamıştı?
"Berzâh..." dedi Aybars, sadece benim duyabileceğim bir sesle. Bana baktığını hissettiğimde bakışlarım Feza'nın üstündeydi. Yolun karşısına gelişigüzel bıraktığı arabasından inmiş yanımıza geliyordu. "Kaçırılman konusunda sakın bir şey söyleme. Biliyorum, öfkelisin ama sakin olmayı dene. Ondan sadece senin değil, benim de sorulacak bir hesabım var. Bekle."
Aybars öyle hızlı konuşmuştu ki söylediklerini anlayamamıştım bile. Hiçbir şey yapmadan, öylece durayım mı istiyordu? Ama ben sabırlı bir insan değildim, öfke beni ele geçirdiğinde kendimi durduramaz, mantıklı hareket edemezdim. İçten pazarlıklı bir insan da değildim. Kimsenin hayatıyla ve hayaliyle oynayamaz, yüzüne gülüp arkasından iş çeviremezdim. Feza Kayhan gibi bir kadın hiç değildim, sinsi planlar kuramaz, sırf intikam almak için, nefret ettiğim bir kadını kötü bir duruma düşüremezdim.
Bakışlarım Aybars'a çevrildiğinde ona kırgın bir bakış attım. Belki biraz da öfkeli... Aklından ne geçiyordu bilmiyordum. Feza beni kaçırmıştı, günün sonunda eline yüzüne bulaşmasaydı ne olacaktı? Sırf bana bunu yapanın, o olduğunu bildiğimizi bilmiyor diye yaptığı yanına kâr mı kalacaktı? Ve ben Aybars'ın bu konuda bir planı var diye susacak mıydım? Hesabını soramayacak mıydım? Bana senin yüzünden katil oldum, demişti. Bunu hiçbir zaman unutmayacaktım.
"Konuşmamız lazım."
Feza'nın, sinir sistemimi alt üst eden sesi bakışlarımızı birbirinden kopardığında dönüp ona baktım. Sanki bir iş görüşmesinden çıkmış gibi giydiği kahverengi blazer ceket ve beyaz pantolonu buram buram marka kokuyor, omuzlarında biten sapsarı bakımlı saçları ben kuaförden yeni çıktım diye haykırıyordu. Gözlerinde koyu bir makyaj vardı, cildi ışıl ışıldı ve dudakları da parlıyordu. Bana uzun uzun baktı, küçümseyen bir bakışla tepeden tırnağa süzdü bedenimi. O an aklıma boynumda kime ait olduğunu bilmediğim bir fular taktığım, daha da kötüsü o fuların Feza'ya ait olabileceği ihtimali geldi ve bedenim buz kesti. Ellerim istemsizce omuzlarımın gerisine düşmüş saçlarıma gitti ve siyah, uzun tutamlarımı boynumu kapatmak istercesine öne doğru attım. Fakat bu hareketim daha çok dikkat çekti ve Feza'nın kahverengi gözleri boynumdaki fulara takıldı. Kalbim duracak sandığım birkaç saniyenin sonunda umursamaz bir tavırla kaçırdığı gözlerini Aybars'a çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMRAN
Teen Fiction"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hi...