Sezen Aksu - Gülümse
Glimmer of Blooms - I Cant Get You Out Of My Head
HÜKÜMRAN
12
"SAHNE"
Bilmediğim bir yolu gözlerim kapalı yürüdüğümde muhakkak çukurlara düşüyordum.
Hislerimi, öfkenin ateşten ellerine teslim ettiğimde herkesten önce yanan ben oluyordum.
Dün gece yaşananların Aybars'la aramızda sır olarak kalacağına inanmak istemiştim. Vaktin gece olmasına güvenmiştim, şehre bir çarşaf gibi serilen karanlığa... Şimdi Gediz tam karşımızda duruyor ve gözlerindeki keskin şüpheyle ikimize bakıyordu. Bense dün gece olanları nasıl inkâr edeceğimi düşünüyordum.
Kalbimin telaşla çarpışı Gediz'in bizi suçluyor olmasından değildi, gerçeği Metin'in öğrenecek olmasından korkuyordum. Dün gece ona saldıran, yüzü maskeli iki kişiden birinin ben olduğumu öğrenmemeliydi. Vicdansızın tekiydi. O anki öfkesini Dilhan'dan çıkarabilir, ona bir zarar verebilirdi. İçime ansızın oturan pişmanlık hissi beni yakıp kül edecek kadar şiddetlendi ama her şey için çok geçti.
Dilhan, mayınlarla döşeli bir tarlada yürür gibi tehlikeyle burun buruna yaşıyordu. Onu o cehennemden kurtaramadığım her gün, bu hisler beni biraz daha çürütecekti.
Aybars, Gediz'e oldukça yakın bir mesafede duruyordu. Ve her an üzerine atlayacakmış gibi sert bakıyordu gözleri. Boyu Gediz'den biraz daha uzun olduğu için bedeni Gediz'in yüzünü gölgelemişti, Gediz'i görebilmek için sağa doğru kaydım ve kendimi arkada bırakmadım.
Tahminimce Metin akıllılık etmiş ve kahvehanenin güvenlik kamerasının kayıtlarına bakmıştı. Bahsi geçen kahvehane ablamın evine oldukça yakındı, dolayısıyla Metin'i dövdüğümüz sokağa da yakındı. Dün gece oraya gelirken kahvenin önünden geçmiştik, kamera kayıtlarına yakalanmış olmalıydık. Fakat bu bilgi bizi suçlu çıkarmaya yetmezdi, Gediz neye dayanarak bizi suçluyordu?
Aybars tek elini Gediz'in omzuna koydu ve sakince, hatta eğlenircesine sordu. "Ee, sonra ne olmuş?"
Benim aksime telaşlı değildi çünkü o, nerede nasıl davranması gerektiğini bilen biriydi. Kesin olarak suçlanmadıkça yaptığımız şeyi ağzıyla itiraf edecek değildi. Üstelik onun zarar göreceği bir durum yoktu, düşüneceği kimsesi yoktu.
Gediz, omzunda duran Aybars'ın eline ters bir bakış attı fakat geriye çekilmedi, çakır mavisi gözlerinde şimşekler çakıyor gibiydi ama tepki vermedi. "Sizin yaptığınızı biliyorum," dediğinde suçlayıcı bakışlarını Aybars'ın yüzünden ayırdı ve bana baktı. "İnkâr mı edeceksin?"
Sanki Aybars ve benden, siz diye bahsetmekten haz etmiyormuş gibi bir hali vardı.
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum," dedim Gediz'e. Bakışlarımın rotası Aybars'a çevrildi, elini Gediz'in omzundan sertçe çekmişti. İnsanlara karşı her zaman içim dışım bir olmuştu benim. Yalan söyleme konusunda iyi sayılmazdım. Bu yüzden endişeliydim. "Orası bir zamanlar benim de yaşadığım mahalleydi," diye devam ettim açık vermemeye çabalarken. "Oradan geçmemiz normal değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMRAN
Teen Fiction"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hi...