LIV | y ü z l e ş m e

38.1K 3.5K 7.4K
                                    




Herkese merhaba.
6 Şubat sabahı, ülkece felaket bir deprem yaşadık. Bu deprem hepimize büyük bir travma yaşatsa da en büyük travmayı depremi birinci dereceden hisseden, yakınlarını kaybeden ve bu süreci en ağır şekilde geçirenler yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor. Depremden etkilenen, yakınlarını kaybeden kaç okurum var bilmiyorum. Depremin gerçekleştiği günün sabahı, o şehirlerde yaşayan, tanıdığım okurlarıma iyi olup olmadıklarını sordum. Ama tanımadığım ve soramadığım kaç kişi vardı, şu an hayattalar mı hiçbir fikrim yok ve bu beni kahrediyor. Bu cümleleri yazarken bile derin bir üzüntü ve suçluluk hissi duyuyorum. Hepimize fakat en çokta depremi yaşayanlara, depremden etkilenenlere geçmiş olsun. Ve milletimizin başı sağ olsun. Çok, çok, çok üzgünüm.



Aşkın Nur Yengi - Yalancı Bahar
Cem Adrian - Keskin



HÜKÜMRAN

54

"YÜZLEŞME"





Sessizlik dayanılmaz olduğunda isteksizce araladım gözlerimi.

Şömineden gelen çıtırtılar hariç. Onlar beynime art arda saplanan, sivri uçlu dikenler gibiydi.

Yastıktan kafamı kaldırmadan, yüzüme düşen bir tutam siyah saçın arasından, sadece göz ucuyla etrafa baktım. Sonra onun kapının önünde durduğunu fark ederek gözlerimi tekrar kapattım fakat geç kaldım.

"Uyumadığını biliyorum," diyen sesini duyduğumda esaslı bir korku sardı içimi. Direnebildiğim kadar direnmiş, kaçabildiğim kadar kaçmış, sığınabildiğim kadar sığınmıştım kabuslarla dolu bir uykuya... Ama nafileydi.

Yavaşça gözlerimi aralayıp kapıya doğru baktım ve göz göze geldiğimiz an uzandığım koltuktan toparlandım.

Gecenin izleri berbat bir baş ağrısı gibi kafamın içindeydi. Zihnim, bir kez daha başa sardı her şeyi.

Mattias, Lorenzo'nun İstanbul'a geldiğini söylediği an içime bir kurt düşmüştü fakat sorgulamamıştım. Gökdeniz'in evinden çıktığımızda ise tuhaf bir şüphe gezinmişti içimde ama Mattias'ın yanılmayacağını düşünmüş ve Aybars'ın evde olduğundan şüphe duymamıştım. Ama Aybars evinde değildi. Ne kadar zamandır bilmiyordum fakat bizi takip etmiş ya da ettirmişti. Ya bir şekilde Lorenzo'nun İstanbul'a geldiği bilgisine ulaşmıştı ya da sadece şüpheleri üzerine hareket ederek peşimize düşmüştü. Sonuç olarak, Lorenzo'nun güvenli bölge olarak gördüğü evine kadar gelmişti ve Lorenzo bunun sebebini benden bilmişti.

Haksız da sayılmazdı. İlk günden bu yana birbirimize güvenmediğimiz ortadaydı. Fırsatını bulduğum ilk an, onu sırtından bıçaklayacağım da.

Fakat Dilhan onun elindeyken, onu kızdıracak hiçbir şey yapamayacağımın da farkında olması lazımdı.

Aybars'ı oradan uzaklaştırmak için arabaya atladığımı, titreyen dizlerimle gaza bastığımı ve sağanak yağmura rağmen hızlandığımı, gözümün önünü göremeyip kaydığımı, uçurumdan aşağı yuvarlandığımı ve sonra onun, beni kurtarmak için arka koltuğa oturduğu anı anımsadım.

Fakat o an büyük bir korkuyla söylediğim çoğu şey hafızamdan silinmişti.

Ölümle yaşam arasında verdiğimiz mücadelenin bana hissettirdikleri kalmıştı sadece.

Şakaklarımda keskin bir ağrı hissedince gözlerimi sıkıca kapattım ve ellerimi alnıma doğru bastırdım.

"İyi misin?" diye sordu mesafeli bir ses tonuyla. Onun için, bir yabancıdan farksızdım.

HÜKÜMRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin