Merhaba bebeklerim, bu bölüm aşırı aşırı severek yazdığım bir bölüm oldu. Umarım siz de keyifle okursunuz. 🖤
Alcest - Sur L'Autre Rive Je T'Attendrai
Sezen Aksu - Son BakışHÜKÜMRAN
20
"KARANLIK"
Seni sen yapar, seni büyüten acılar. Dünyaya iz bırakmışlığın, acılarının ederi kadar.
Küçük bir kız çocuğuyken, uyumadan önce hiç masal dinlemediğim gibi, hiç saçlarım sıvazlanarak da uyandırılmadım. Ben hiç babamın küçük kızı olmadım, hiç kucağına oturmadım... Sakallarına hiç dokunamadım, gözlerine hiç bakamadım.
Çocukluğum gecenin bir vakti annemin yakarışlarına, babamın öfke dolu bağırışlarına uyanmakla geçti. Sonra büyüdüm... Lakin hiçbir şey değişmedi. Yine gecenin bir vakti babamın o korkunç gözleri, bir başka adamın gözlerinden bana bakıyordu sanki.
Büyüdüm... Ve hiçbir şey değişmedi.
Yitip giden yıllar sadece, dudaklarımda daha fazla küfür biriktirdi.
"Asıl ben öldüreceğim seni..." dediğimde ruhuma öfkemi bileyen kuvvetli bir zehir aktı. Bugüne kadar sustuğum, susup yuttuğum ne varsa, hepsi Metin gibi karşımdaydı.
O hiçbir zaman Dilhan'ın elinden tutmamıştı, aksine düşene bir tekmeyi de o vurur gibi her zaman canını yakmıştı. Tüm bunlara rağmen nasıl Dilhan'ın peşine düşebiliyordu?
"Dilhan nerede?" diye bağırdı avazı çıktığı kadar. "Melek nerede? Nereye götürdün lan onları?"
Metin'e doğru bir adım atacak gibi olduğum an Kubilay önüme geçerek beni durdurdu. Sokakta bizden başka hiç kimse yoktu. Halbuki ben korkmuyordum, öyle doluydum ki içimde biriken her şeyin hıncını Metin şerefsizinden çıkarmak istiyordum.
"Bırak beni Kubilay," dedim dişlerimi sıka sıka. "Öldürecekmiş ya beni! Gelsin öldürsün!"
"Gitmemiz lazım." Kubilay beni bırakmadı. "Gece gece hır güre hiç gerek yok. Ürsün dursun!"
Bana söz hakkı tanımadan kolumdan tutup beni arabaya doğru götürmeye başladığında bakışlarım yine yukarıya kaydı, bu sefer pencerenin önü boş değildi, Aybars oradaydı. Aklından ne geçiyordu hiçbir fikrim yoktu ama Metin'le karşı karşıya gelmeden gitmemi istiyordu. Yoksa Kubilay beni kafasına göre uzaklaştıramadı.
"Nereye?" diye bağırıyordu Metin. "Dursanıza lan!"
"Tamam bırak, Kubilay." Burada kalıp Metin sarhoşuyla takışmak bu gece isteyeceğim son şeydi. İlk defa itiraz etmeden söyleneni yapacak ve ortalık karışmadan gidecektim. Bakışlarımı pencereden çekip arabanın içine oturduğum an kapı hızlıca üzerime kapandı. Bir yanım dalgalı denizler gibiyken diğer yanım kurumuş bir nehir gibi sakindi. Bağırıp çağırmak, nefretimi kusmak ve öfkemi boşaltmak istiyordum ama kolumu bile kıpırdatamayacak kadar da yorgun hissediyordum.
"Kaçmayın!" Metin'in sesini bir kez daha duyduğumda ellerimi yüzüme kapatıp hırsla soludum. "Cehennemin dibine de gitsen seni bulurum Berzâh! Seni mahvederim, kızımı benden alamazsın!"
Kubilay saniyeler içinde ön taraftan dolanıp arabaya bindi ve motoru çalıştırıp gazladı. Evin önünden hızla uzaklaştığımız sırada bakışlarım dikiz aynasına kaydı. Aptal Metin, sanki yetişebilecekmiş gibi peşimizden koşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMRAN
Teen Fiction"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hi...