LXVI | f ı r t ı n a

25.5K 2.5K 1.1K
                                    


Hepinize merhaba Hükümran ailesi,
Uzun bir aradan sonra nihayet kavuştuğumuz için çok mutluyum! Bizi, sabırla beklediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Şimdi, finale giden son yolculukta yeniden beraberiz. Oy ve yorumlarınızla desteğinizi lütfen esirgemeyin... Desteğinizi görmek daha iyi yazmak konusunda beni motive ediyor... Keyifli okumalar diliyorum. 🤍

Anıl Durmuş - Acıyla KucaklaştımSezen Aksu - Unut

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Anıl Durmuş - Acıyla Kucaklaştım
Sezen Aksu - Unut

HÜKÜMRAN

66

FIRTINA


Ben bir savaş meydanında yediğim onlarca kurşuna, üzerime yağan bombalara ve kalan bir nefeslik canıma rağmen ona siper etmiştim kendimi.

Onun gördüğü ve inandığı şey ise namluyu ona çevirdiğim, onu öldürmek istediğimdi.

Her şey tam da böyle bitmişti.

Biz, birbirimizi anlayamadığımızda.

Bunun için çabalamadığımızda.

Ve arkamızı dönüp gittiğimizde, yaşananları geride bıraktığımızı sandığımızda.

Oysa hiçbir şeyin geride kaldığı da bittiği de yoktu. Onca zaman sonra yeniden bir aradaydık ve içim içimi kemiriyordu; sonunu göremediğim ve bu defa tahmin bile edemediğim bir yol bizi bekliyordu. İstesem de kaçamazdım, o da kaçamazdı. Birbirimize arkamızı dönebilirdik fakat sonunda öleceğimizi de bilsek bu ihtimale sırt çeviremezdik. Çünkü belki de o bebek, bizim bebeğimiz, ölmemişti. Yaşıyordu.

Ve bu ihtimal beni şimdiden öldürüyordu.

Dakikalardır aklımdan çıkmayan bu düşünce, birbirinden kötü ihtimaller eşliğinde dönüp duruyordu kafamın içinde. Salonda oturuyorduk. Melis'le ben yan yanaydık, Aybars karşımdaydı, yanındaysa Timur vardı. Kartal berjerde oturuyordu ve hiçbirimizden ses çıkmıyordu. Hepimiz, odada baygın bir şekilde yatan Feza'nın kendine gelmesini bekliyorduk. Suskundum fakat içim yangın yeriydi. Kimseye bir şey belli etmesem de korku doluydum,  çığlık çığlığa bağırmamak, hıçkıra hıçkıra ağlamamak için zor tutuyordum kendimi.

Ben o bebeği kendi ellerimle gömmüştüm.

Cansız bedenine dokunmuştum.

Yüzünü görmesem de fark etmezdi, öldüğünü biliyordum.

Aksi olsa hissetmez miydim?

Yoksa hissetmek mi istememiştim?

Göğsümde bir şeyin sıkıştığını, nefes alamadığımı hissettiğimde birden ayağa kalktım ve herkes bana baktı ama ben kimseye bakmadan hızlı adımlarla koridora çıktım. Kimse de nereye gittiğimi sormadı. Karşıma çıkan ilk kapıyı aralayıp içeri girdim ve kapatır kapatmaz olduğum yere oturup kaldım. Sırtımı duvara yasladım, bacaklarımı karnıma doğru çektim ve gözyaşlarımın akmasına izin verdim.

HÜKÜMRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin