"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu.
"Evet," dedim.
"Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm.
"Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin."
Artık yapabilecek hi...
Herkese selamlar! Güzel, heyecanlı bir bölümle geldik. Okurken yorum bırakmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayalım lütfen. Hepinize keyifli okumalar dilerim. 🖤
Bölüme geçmeden önce, ufak bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum. Bir önceki bölümün sonunda anlatmak istediğim şey sanırım yanlış anlaşılmış. Berzâh orada kendi planından bahsediyor, yapmayı istediği şeyi gerçeklemiş gibi söylüyor ama siz Aybars'ın yaptığı plan olarak algılamışsınız. Bu bölüm, ne demek istediğim daha rahat anlaşılır diye düşünüyorum. Yani Aybars Lorenzo'nun Mustafa olduğunu bir önceki bölümde henüz bilmiyor.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Clann - Her & the Sea Çağan Şengül & Yasir Miy - Seni Kaybettim
HÜKÜMRAN
55
"SIFIR"
Korkaklar daima kaybetmeye mahkûmdurlar.
Ve daima, kaybedecek bir şeyleri olanlar korkarlar.
Onu sevdim, onu kaybetmekten korktum ve kaybettim. Onu korumak istedim, en başta da kendimden... Ama yolun sonunda ona en büyük zararı ben verdim.
İnsanlar seni yok etmek istediğinde zayıf noktanı hedef alırlar. Benim zayıf noktam Aybars'tı. Dilhan'dı. Onları kaybedecek olmaktı ve zaten kaybetmiştim. Şimdi sıfır noktasındaydım ve böyle yaşamaktan çok sıkılmıştım.
Yeni bir sayfa açmanın zamanı gelip çatmıştı. Mağlubiyetim buraya kadardı.
Korkmayacak ve kazanacaktım çünkü beni dibe çeken deliliğin yerini aklım devralmıştı.
Kaybedecek vakit de yoktu. Lorenzo'nun planı saat gibi işliyordu. O bizi yerle bir etmeden, ona savaş açmamız gerekiyordu.
Aybars ve ben. Yeniden... Fakat biz olarak değil.
Eve dönmenin üzerinden geçen üç saate rağmen, Lorenzo benimle iletişim kurmamıştı. Mattias İstanbul'dan ayrılması gerektiğini, Palermo'ya döndüğünü söylemişti fakat inanmamıştım. Ne işi olursa olsun, böyle önemli bir gelişmenin ardından sessiz kalmazdı. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.
Belki de hâlâ İstanbul'daydı fakat artık bana güvenmediğinden ve ilk fırsatta onu satacağımı düşündüğünden benden gizliyorlardı.
"Al bakalım, yeni telefonun." Mattias benimle birlikte denize uçan telefonumun aynısından getirtmişti. "İçindeki her şey tastamam."
Yatakta oturuyordum. Telefonu alıp ilgisiz bir tavırla geriye doğru fırlattım. "Lorenzo beni ne zaman arayacak?"