Kaldık Böyle - İşgal
Valefor - The Tears of Isolation
HÜKÜMRAN
15
"MÜPHEM"
On dört, bana belalı bir hayatın kapılarını aralayan ilk yaşımdı.
Şayet geriye dönebilecek olsaydım, tek bir kibrit çöpüyle ateşe verirdim o zamanları. Kurtarırdım on beşi, on altıyı, on yediyi ve bir felaketten bir kıyamete uzanan sonraki yıllarımı.
Aybars haklıydı, böyle bir hayat yaşamak benim en büyük cezamdı. Ama bu çok büyük haksızlıktı. Kabullenemiyordum, kurtulmak istiyordum lakin çırpınışlarım boğuldukça dibe batmaktan farksızdı. Kalbe yara olan keşkeler şeytanın insana tuzağıydı, durmadan geçmişimle hesaplaşmalarımsa tehlikeli birer hezeyan... Bazen, delirmiş olmayı çok istiyordum. Ya da bir hafıza kaybının eşiğinde olmayı.
Yoksa nasıl katlanılırdı?
Zihnim az önce duyduklarıma bir anlam yüklemeye çalışıyordu fakat neler olduğunu anlayamıyordum. Sezen Kıratlı beni neden konakta ağırlamak istiyordu? Bugün, ilk kez karşılaşıp tanışmamızın ardından restorandan ayrılırken, bir daha görüşebileceğimizi düşünmediğini dile getiren o değil miydi?
Bu işte bir sakatlık vardı.
"Sezen Hanım her zaman böyle emrivaki mi yapar?" diye sordum. Öte yandan dışarıda esen hafif rüzgârın uçuşturduğu saçlarımı yüzümden çekmeye çalışıyor ve ara ara onun pencereden bana bakıp bakmadığını kontrol ediyordum.
Karşımdaki adam sadece bir çalışandı, aldığı emri yerine getiriyordu ve kibar olmaktan başka bir kabahati yoktu. Ama ben ona öyle sert çıkmıştım ki neye uğradığını şaşırmıştı. Dudakları düz bir çizgi halinde gerilirken nezaket dolu tebessümü silindi, yerini afallamaya bıraktı.
Cevap vermesine izin vermedim. "Sizinle hiçbir yere gelmiyorum."
Zira akşamın geceye uzanan bu vaktinde, bu apartmanın önünde daha fazla kalmak istemiyordum. Kaybedecek bir dakikam bile yoktu, bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordum. Nereye gideceğimi bilmesem de... Sadece gitmek istiyordum.
Takım elbiseli adamı ardımda bırakarak kaldırım boyunca yürümeye başladım. Çok geçmeden demir kapının gıcırtısını ve ardından onun sesini duyduğumda taşa takılıp tökezlemiş gibi durdum. Sözlerinin muhatabı ben değildim, adının Hamza olduğunu öğrendiğim adama gitmesini söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMRAN
Ficção Adolescente"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hi...