XLII | g ü v e n

62.8K 4.3K 12.9K
                                    


Merhaba! Biz geldik!

Okurken yorum yapmayı, pasajları doldurmayı ve oy vermeyi unutmayalım. Keyifli okumalar dilerim! 🤍

Zerrin Özer - Sevmek Günahsa Eğer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Zerrin Özer - Sevmek Günahsa Eğer

HÜKÜMRAN

42

"GÜVEN"


Dilhan'dan...

Yarınlar güzel olacak diye beklerken, ömrüm dünü yaşayamamakla geçmiş.

Gerçekten mutlu olduğum üç beş kısa an hep çocukluğumda kalmış, hiç geçmez sandığım zaman su gibi akmış, fark etmeden büyümüşüm, büyüdükçe eksilmişim ve yüzüm bir daha hiç gülmemiş.

Artık kimseyi suçlamıyordum, annemi öldürüp kendisiyle birlikte mezara koyan babamı bile. Bir şeyleri sorgulamıyor ve çok düşünmüyordum. Kendim için değilse bile, kızım için yaşamam gereken uzun bir hayat var önümde. Ama öyle yorgun ve mutsuzum ki, bu mutsuzluk öyle bir yapışıp kalmış ki üstüme, ne zaman içten bir tebessüm edecek olsam korkuyor, karanlığıma geri dönerken buluyordum kendimi.

Berzâh her şeye rağmen mutluydu ve bu mutluluğu sonuna kadar da hak ediyordu. Hayatının iplerini yeniden elinde tutabildiği için, yaşamak için kendine bir sebep var ettiği için ve daima savaşmak için kendinde güç bulabildiği için.

Cesur insanlar eninde sonunda kazanırlar. Benim gibiler ise, hapsolduğu karanlıktan hiçbir zaman çıkamazlar.

Oysa sadece özgür olmak istemiştim. Artık sevmekte de sevilmekte de gözüm yoktu. Yaşım yirmi ikiydi ama ruhumda yılgın ve yorgun bir kadın nefes alıyordu. Kendi ayaklarım üzerinde durabildiğim, zor da olsa mutlu olabildiğim, küçük bir hayat istemiştim. Olmamıştı. Bir kafesten kurtulup başka bir kafese hapsolmuş gibiydim. Tutsaklığımın sonu hiç gelmiyordu.

Esaret altında geçen mutsuz bir hayat. Benim bu hayattaki tek cümlelik özetim buydu.

Elimde çorba kaşığıyla bekliyordum, Melek ağzını açmıyor, küçücük aklıyla hâlâ bana tavır yapıyordu. Bugün onu parka götürmedim diye akşama kadar ağladığı yetmezmiş gibi, şimdi de çorbasını içmiyordu.

"Melek," dedim sakinlikten uzak bir ses tonuyla. "Bu senin en sevdiğin çorbaydı hani? Son günlerde doğru düzgün hiçbir şey yemez oldun, niye içmiyorsun ki?"

"İstemiyorum," dedi küçük dudaklarını birbirine sıkıca kenetlerken. Son günlerde biraz zayıflamıştı. İster istemez bir hastalığı mı var diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Ama sonra çikolata yerken ne kadar iştahlı olduğu geliyordu aklıma. Normal miydi böyle şeyler? Kimseye soramıyordum. Bana yol yordam gösterecek hiçbir büyüğüm olmadığı için, anneliği tamamen yaşayarak tecrübe ediyordum.

HÜKÜMRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin