XVIII | v u r g u n

109K 8K 13.6K
                                    


Volkan Arslan & Seren Uzun - Dayan Yüreğim


HÜKÜMRAN

18

"VURGUN"


Bazı yollar bitmeli, bazı şarkılar susmalı ve bazı bağlar inceldiği yerden kopmalıydı.

Yanlış.

Bazı yollar hiç gidilmemeli, bazı şarkılar hiç söylenmemeli ve bazı bağlar hiç oluşmamalıydı.

Tıpkı o gece, her şey sona erdiğinde, avuçlarına miras kalan tek şey yenilgi olanların, ruhunu satmayı göze almışların ve kalbi kötürümlerin içinde olmamam gerektiği gibi.

Bir kere başlamıştı bu haksız sürgün, bir kere dolanmıştı kaderimin ilmekleri başka kaderlerin köklerine. Ve bir kere bitmişti hayatım henüz hiç başlamadığı halde... Bu saatten sonra yolları bitirsem, şarkıları sustursam ve bağımızı inceldiği yerden koparsam ne değişirdi?

Hüküm baştan belliydi; zamanı geldiğinde inceldiği yerden değil, en sağlam yerinden acıta acıta kopacaktı.

Biraz sabırsız fakat çokça temkinli, aynı kadere bir kez daha yenilmemeye yeminli bir adamın bakışlarıydı bunlar. Nerede görsem tanırdım. Elleri... Kedere savaş açmak için yapmayacağı şey olmayan birinin elleriydi. İki yanında öylece duruyorlardı ama bir uzansalar bana dokunmadan yanardım.

O da farkındaydı; ikimizden biri fazlalıktı. Ne kıyısında, ne ortasında... Aynı hayatın içinde olamazdık. Ya Kartal kazanacak ve yaşamaya devam edecekti, ya da Aybars kaybedecek ve ben ölecektim. Hiç şansımın olmadığını bildiğim için, kaybedenin kim olacağını da biliyordum.

Kartal Kıratlı karanlık gözlere, o gözlerin üstüne binmiş çatık kaşlara ve o kaşların arasındaki çukura kazınmış iki derin çizgiye sahipti. Geriye doğru düzgün bir biçimde taranmış siyah saçları Aybars'ınkilere benziyordu. Teni oldukça esmerdi lakin üstünde eğreti duruyordu, sanki güneşin altında kalmaktan yanmış gibiydi. Her haliyle Aybars'a çok benziyordu, kardeş oldukları bariz belliydi fakat Kartal Aybars'a göre daha olgun görünüyordu.

Sanırım bu fark, aralarındaki üç yaştan ve cezaevinde geçen beş senenin ona kattıklarından kaynaklanıyordu.

"Arabada kal. Sakın dışarı çıkma."

Aybars'ın söylediği tek şey bu oldu. Vakit kaybetmeden kapıyı açıp dışarı çıktığında arkasından bakakaldım. Arka taraftan dolanıp Kartal'ın yanına doğru yürüdüğündeyse, nereye koyacağımı bilemediğim ellerimi titreten telaşın hangi korkudan kaynaklandığını anlamaya çalıştım.

Kendim için endişelenmeyi uzun zaman önce bırakmamış mıydım?

Şimdi arabanın içinde tek başımaydım, afallamış bir halde onları seyrediyor ve elim kolum bağlı olacakları bekliyordum. Karşı karşıya geldikleri an kopacaktı sanki yalancı kıyamet. Öylesine derin ve boğucuydu ortamdaki kasvet.

Sessizliği ilk olarak Kartal bozdu, karşısına dikilen Aybars'a rağmen bana bakıyor ve sanki zifiri gözleriyle ruhumu okumaya çalışıyordu. "Demek herkesi karşına alma sebebin o..."

Gözü zaten üzerimde değilmiş gibi bakışlarıyla beni işaret etti. Arabanın camlarının yarıya kadar açık olduğunu sesini net bir şekilde duyana kadar fark edemedim. Kartal'ın ses tonu Savaş'ın sesine o kadar benziyordu ki bir an karşımda o varmış gibi hissederek ürperdim.

HÜKÜMRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin