Çağan Şengül - Feryat Figan
Mabel Matiz - Haram GecelerHÜKÜMRAN
65
SESSİZLİK
Devam edebilmemin tek bir yolu vardı.
Unutmak, yok saymak ya da kaçıp uzaklaşmak değil.
Kabul etmek.
Hem de her şeyi, tüm acımasızlığıyla, olduğu gibi.
Böyle söylüyordu her defasında. İnsan yaşadığı her acıya göğüs gerebilir, her kayba zafer kazanabilirmiş zamanla. Çünkü insanın yaratılışı böyleymiş. Değiştiremeyeceklerini kabul ettiğin ve geçmişi affetmeyi başardığın zaman, kaldıramadığını düşündüğün o yükler hafifleyebilirmiş. Güçlü bir inançla yola çıkarsan eğer, her şey değişebilirmiş. Çünkü insan bilinçaltına ektiği tohumların eseriymiş.
Devam edebilmemin tek bir yolu vardı.
Kabul etmek ve doğduğum günden bugüne dek yaşadığım hayatı, tüm haksızlıklarına rağmen affetmek.
Ama bu imkansızdı.
"Biraz da geçmişe gidelim mi?" diye soran terapistime çevirdim dalgın bakışlarımı. Onunla her hafta, aynı gün ve aynı saatte bu sıkıcı odada bir araya geliyorduk fakat başkalarının aksine, burada olmak bana iyi gelmiyordu. Herkes biraz daha zamana ihtiyacım olduğunu söylüyordu ama boşa uğraşıyordum. İyileşmek kalpten önce zihinde başlardı ve ben hiçbir zaman iyileşemeyeceğimi çok iyi biliyordum.
İsteksizce, "Ne kadar geçmişe?" diye sordum. Terapistim ellerini masaya koyarken arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Sanki ruhumu görebiliyormuş, aklımı okuyabiliyormuş gibi üzerime diktiği bakışlarından hoşlanmıyordum. Ne zaman dikkatle bana baksa gözlerimi kaçırıyor, onun dışında her yere, her şeye bakıyordum. Masanın üstünde duran saatine, kalemlerine, düzenli bir şekilde not tuttuğu defterine, içinde nasıl bir fotoğraf olduğunu bilmediğim tersi dönük çerçevesine, ellerinin her hareketine, bazen pencerelere ve saksı çiçeklerine, bazen de duvardaki garip desenlere...
İyileşmek istemiyordum.
"Hayatında bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ettiğinde kaç yaşındaydın?"
"Hatırlamıyorum," diye cevap verdim. Hiç düşünmeden cevap verişim yalan söylediğimi düşündürebilirdi ama yalan değildi. "Ben kendimi bildim bileli hayatım pürüzlerle doluydu. Mutlu bir çocukluğum olmadı."
"Biliyorum," dedi başını sallayarak. "Bana o pürüzlerden bahset mesela... Mutsuz çocukluğunun temelini atan ilk olay neydi?"
Bakışlarımı yere indirirken, "Anlatmak istemiyorum," dürüstçe.
"Anlatmazsan yol kat edemeyiz," diye karşılık verdi sakince. Doğrusu çok sabırlı bir kadındı. Onun yerinde olsam benim gibilere tahammül edemezdim. "Bu seninle yaptığımız sekizinci seans ama sen bana geçmişle ilgili hiçbir şey anlatmadın."
"Dilhan anlatıyor olmalı," dedim bıkkın bir nefes alarak. "Zaten biliyorsunuz her şeyi, neden bir de benim anlatmamı istiyorsunuz ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜKÜMRAN
Teen Fiction"Gitmek mi istiyorsun?" diye sordu. "Evet," dedim. "Gözlerime bak," dedi. Baktım. Ve saatler sonra bakışlarında ilk kez, ufacık bir ihtimalle cebelleşen şüpheyi gördüm. "Ben sana her şeyimsin dedim. Ama sen hiçbir şeyimmişsin." Artık yapabilecek hi...