LIII | y o k u ş

35.7K 4.3K 8K
                                    


Selamlar! Biz geldik!
Heyecan dozu yüksek bir bölümle geldim, keyifle okumanız ve bolca yorum bırakmanız dileğiyle!
Oy vermeyi de unutmayalım olur mu? 🤍


Mavi Gri & Ahmet Hatipoğlu -Ölüm İle Yaşam Arasında
Melek Mosso - Sabahçı Kahvesi

HÜKÜMRAN

53

"YOKUŞ"

Adını koymakta zorlandığım, illet bir his kemiriyordu kalbimi ve ruhumu. Sanki biri keskin bir bıçakla göğsümü deşiyor, biri de boğazımı sıkıyordu. Ne kadar tuhaf, ne kadar anlamsız, ne kadar acımasızdı... Yalnızca bir sene önce, içinde sadece ikimizin olduğu bir geleceğin hayalini kurarken, şimdi başka bir kadın için yüzüme kapıyı kapatması... Dayansam kapısına, indirsem yumruklarımı ve bağırsam avazım çıktığı kadar....

Ne içim soğurdu ne de sönerdi geçmişimin yangını.

Bir yanım öfkeden bir ateş, diğer yanım acıdan bir nehirdi. Hiçbir şeyimsin diyen bir adam için, neyin nesiydi bu taş üstüne taş bırakmama isteği? Aklım vazgeç dedi, sık dişini, unut gördüklerini, soğuk tut kalbini. Yat yatağa, ağla, sızla ama kılını bile kıpırdatma. Kalbimse tam tersini... Yık evini başına, o seni nasıl uyutmuyorsa, sen de onu uyutma. O sana nasıl nefes aldırmıyorsa, sen de ona aldırma.

Oysa hiçbir şey değişmeyecekti.

O artık benim tanıdığım, bildiğim, güvendiğim ve sevdiğim adam değildi. Ben başka birini düşümde bile hayal etmezken, o yabancı bir tene dokunacak, belki onunla uyuyacak ve uyanacaktı. Belki de aklına bile gelmeyecekti benimle uyandığı sabahları. Ve içi bir an olsun sızlamayacaktı.

Pencerenin önünden çekildiğim an bacaklarım güçsüzleşti, bütün bedenim titredi ama yine de durmadım. Ne halt edeceğim ve sonucunda ne olacağı umurumda değildi. Boynumdaki kolyeyi çıkararak ve telefonumu odada bırakarak bir hışımla odadan çıktığımda ev sessizdi, Mattias neredeydi bilmiyordum ama beni durdurmaya ne onun ne de Lorenzo'nun gücü yetmeyecekti. Gürültüyle indiğim merdivenlerin ardından, ne yapacağımı bile hesap etmeden kapıya doğru yürüdüğümde "Berzâh!" diye seslendi beni fark eden Mattias. Sesi salondan geliyordu. "Nereye gidiyorsun?"

Durdum, ellerimi yüzüme kapattım, derin bir nefes aldım ama sakin olamadım.

"Sana söylüyorum!" dedi Mattias. "Duyuyor musun sen beni?"

Bir an sonra adımlarının sesini duydum, yanıma geldiğini fark ettim ama dönüp ona bakmadım, karşıma geçtiğinde ise başımı yerden kaldırmadım çünkü verecek bir cevabım yoktu. Ne yaptığımı ben de bilmiyordum.

"Neyin var senin?" diye sordu endişeli bir tavırla. "Bir şey mi oldu?"

Benim gördüğümü o da görmüş olsaydı şu an bu soruyu soruyor olmazdı.

"İyiyim," dedim geçiştirir gibi. "Sadece biraz hava alacağım."

"Hava almak istiyorsan balkona çıkabilirsin." Tavırlarım Mattias'ı şüphelendirmişti. "Tabii eğer maksadın hava almak değilse..."

Çekil önümden," dedim onu kandıramayacağımı fark ederek. Kapıya doğru bir adım attığımda Mattias kolumdan tutarak beni durdurdu ve "Onun yanına mı gidiyorsun?" diye sordu. Ateş saçan gözlerle yüzüne baktığımda ise kaşlarını çattı. "Konuşmak için mi? Ne için? Gece gece aklından ne geçiyor senin?"

HÜKÜMRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin