İsyan Çiçeği'min çılgın yol arkadaşları♥️Çok severek yazdığım ve çok seveceğinizi düşündüğüm bir bölümle geldim. Evleniyoruz nihayet🎈
Sanmayın ki ben bu gece İstanbul'dayım; aklım, fikrim, bedenim, ruhum kanatlandı, Garda kıyısındaki o bahçenin bir köşesine kondu sanki. Sizi bekliyorum şimdi. Geldiyseniz bir ses verin lütfen, yalnız bırakmayın beni. Birlikte gülelim, birlikte eğlenelim🥳
Her şey sizinle güzel♥️
Eylem
15 Nisan 2020'nin son saatlerinde, İtalya'nın kuzeyindeki Garda Gölü'nün güney ucundaki Sirmione kasabası 25 yaşında bir kadının tüm insanlığa yetecek büyüklükteki mutluluğuna şahitlik ediyordu. Dimağımdaki kelimelerin kifayetsizliği, titreyen dudaklarımın acizliği, lâl olan dilimin suskunluğu hep bu yüzdendi, mutluluktan konuşamıyordum. Heyecandan ölmek üzere olduğumu hissediyor, kalbim durmadan evvel dile getirmem gereken bir 'Evet' olduğunu biliyor fakat mümkün değil konuşamıyordum.
"Sevgilim" dedi Fırat tedirgin bakışlarıyla. Ellerimi sımsıkı tuttu.
Çok derin bir nefes aldım "Hımmm?" Mütemadiyen sırıtıyordum.
Alt dudağını dişledi gülmemek için. Öleyazdım.
"Cevap bekliyorum" dedi serseri bir gülüş eşliğinde. Gülüşünden öpmek istedim. Alt dudağından. Hatırı kalırdı yoksa, üzülürdüm.
Hadi dercesine başını eğdi. Cevap... cevap evet, cevap bekliyordu. Çok güzel bekliyordu, gözlerimi alamıyordum.
"Evet" diye mırıldandım "evet, evet, evet, çok evet, binlerce kez evet..." sustum, kulaklarıma ulaşan ağzımı toparlamaya çalıştım. Başaramadım. "Evet" diye tekrar ettim gülüşlerimin arasından, ellerim yüzüne ulaştı, hayatımın en güzel evetini defalarca kez tekrar ettim, "evet, evet, evet..."
Göz bebeklerinde parlayan yıldızlar alev aldı, kolları belime dolandı. Hemen akabinde ayaklarım yerden kesilmiş, kendi etrafımızda bir tur dönmüş, dönerken küçük fakat tutkulu bir öpücükle nefeslenmiştik. Nefesiyle dolan kalbim nispeten sakinleşirken kollarımı boynuna sımsıkı sardım, alnımı alnına dayadım. "Çok seviyorum."
"Ben daha çok..." dedi, dudağımın kenarından öptü "dudağının kenarına ömrümü verecek kadar çok."
Uzun bir ıslık sesinin ardından alkış sesleri doldu kulağıma. Dudağımın kenarına ömür biçen, dudağının kenarına ömrümün yetmeyeceği kocamın kollarından sıyrıldım, ayaklarımın üzerine bastım. Arda başta olmak üzere herkes mutluluğumuza ortak olmanın heyecanıyla bizi izliyordu. Bahçenin sol tarafındaki orkestraysa klasik müzikle taçlandırıyordu mutluluğumuzu.
Fırat'ın yönlendirmesiyle bahçeyi boydan boya kaplayan ışıklandırmaların altında ileri doğru adımladım. Attığım her adımda bir ailem olduğunu, gerçek bir ailem olduğunu kanıksıyor ve hayatımda ilk kez dış kapının dış mandalı değil, gerçek bir ailenin ferdi olduğumu hissediyordum.
Sedef Hanım'la göz göze geldik ilk olarak. Hayran olduğum zarafetine yakışır güzellikteki gülümsemesiyle bize bakıyordu. Öyle içten, öylesine sevgi doluydu ki bakışları gözlerim doldu. Ekrem Bey vardı hemen yanında, o da en az Sedef Hanım kadar mutlu ve gururluydu. Diğerlerine bakamadım, Fırat'a döndüm, ağlamak üzereydim. Ya da bayılmak bilmiyorum. İçim içime sığmıyordu.
Belimdeki elinin baskısı arttı, "İyi misin?" diye sordu. Ne yapacağı öngörülemeyen, tutarsız, akli ve ruhi dengesi yerinde olmayan birine bakar gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYAN ÇİÇEĞİ
RomanceFırat bencildi, İsyan Çiçeği asiydi, lakin kaderleri bir yazılmıştı. İkisi birbirine aitti, ayrılık ölüm getiriyordu...