İSYAN ÇİÇEĞİ

24. Bölüm

Bu bölüm çok kıymetli okurum @XG1981 e gidiyor😍 çok teşekkür ederim canım her bölüm yorumlarınla yüzümü güldürdüğün için♥️

Eylem

1.70 boylarında, esmer, kahverengi gözlü, uzun dolgun saçları omuzlarından aşağı dökülen, straplez mini elbiseli güzel bir kadın.

Yüzündeki umursamaz ifadeye tezat, öfkeyle yanan gözleri doğrudan Fırat'ın gözlerini hedef almış, sinir bozucu bir yavaşlıkla ellerini birbirine vuruyordu. Dolgun dudaklarındaki kırmızı ruj alev alev yangınlara davetiye çıkarıyor, kıvılcım saçan gözleri insanı çılgınlıklara sürüklüyordu.

Öyle bir şey vardı ki çözemediğim, çözdüğüm anda kıyamet kopacakmış gibi hissediyordum.

"Bravo" dedi ellerini son kez birbirine vurup "Bravo!"

Fırat hızla ayağa kalkıp sert adımlarla hatunun yanına gitti. Kolunu tutup fısıltı halinde söylediği kelimeleri duyamamıştım fakat hatunu delirtmeye yetmişti. Kolunu savurup Fırat'ın parmaklarından kurtulduktan sonra "Pardon?" dedi gözlerini sonuna kadar açıp "Sen hiçbir açıklama yapmadan çekip gideceksin, sonra başka bir kadınla geri geleceksin ve ben sakin olacağım öyle mi?" başını yukarı doğru kaldırıp umarsızca gülümsedi "Yok öyle bir dünya Fırat Çakır, kusura bakma!"

Yok canım ne sinirlenecektim? Gayet sakindim.

"Ahu!!!" dedi Fırat dişlerinin arasından.

Ahu?

Yok canım ne öldürecektim? Bana ne!

"Ya sen beni ne sanıyorsun?" dedi Ahu sinirle karışık hayal kırıklığı dolu bir tonda.

"Yanlış anladın" dedi şerefsiz utanmadan.

Nesini yanlış anlayacaktı? Kadını çağırmış eve utanmaz arlanmaz ırz düşmanı namussuz. Sonra da üstüne başka kadın getirmiş.

Ulan, sen kimsin şerefsiz?

Ne sanıyorsun kendini?

"Neyi yanlış anladım?" dedi Ahu haklı olarak "Öpüşüyordunuz bildiğin, neyini yanlış anladım?"

Kesinlikle yanlış anlamıştı. Öpüşmüyorduk henüz.

"Saçmalama!" diye bağırdı hem suçlu hem güçlü şerefsiz.

Aklınca suç bastırıyordu.

Yemezler koçum!

İnşallah yemezdi.

O Ahu'nun yerinde ben olacaktım da şimdi, görecekti suç bastırmak nasıl oluyormuş?

"Ama bende hata" dedi Ahu elini göğsüne götürüp. Dekoltesi sınırları zorluyordu "Çakır aynı Çakır, ne bekliyorum ki? Adamın sicili ortada, ne bekliyorum acaba?"

Ne beklediği açıktı da Fırat'ın başı kalabalıktı bu aralar.

Benim yüzümden eli böğründe kalmıştı adam yazık.