2. Bölüm

59.1K 2.5K 736
                                    





Eylem

"Ben sana bir daha yarış yok demedim mi?"

Abimin öfkeli sesine aynı tonda karşılık verdim.

"Bağırma bana!"

Daha çok bağırdı.

"Doğru eve gidiyorsun! Bak sakın beni oraya getirme, çok fena olur!"

Abimin ne yapacağını kestirmek zordu. Kimi zaman haddinden fazla umursamaz, kimi zaman haddinden fazla baskıcı olabiliyordu. Emin olduğum tek şeyse asla boş tehdit savurmayacağıydı. Şu an buraya gelirse gerçekten fena olurdu. En iyi ihtimalle Selim'in ağzıyla burnu yer değiştirirdi ve sonuç olarak abimle aramızdaki çürümüş ipler tamamen kopardı.

Tabi benim geri adım atma gibi bir becerim yoktu.

"Yarış bitti Abi, biz gidiyoruz. Yarın sabah evde olursan konuşuruz, boşuna yorulma!"

"Kapat sen kapat! Ben kiminle konuşacağımı çok iyi biliyorum!"

"Abi..." dememe kalmadı telefonu suratıma kapattı. "Offff!!!" diye ayağımı yere vururken Selim yanıma gelmişti. "Sinan mı?" dedi telefonu gösterip. Kaşları çatılmış, az önceki keyifli ifadesinin yerini gergin bir ifade almıştı. Başımı sallayıp "Delirmiş" dedim sıkıntılı bir sesle "geliyordu zor durdurdum."

Elini omzuma atıp "Takma boşver" dedi "ben konuşurum." Rahat görünmeye çalışsa da gerildiğini anlamıştım.

Abimle konuşup Selim'den uzak durmasını sağlamak zorundaydım. İkisini karşı karşıya getirmek en son istediğim şeydi.

"Ben eve gitsem iyi olur, daha fazla kızmasın şimdi" dediğimde Selim hemen itiraz etti.

"Saçmalama Eylem! Abinin keyfine göre yaşamak zorunda değilsin. Kendi yediği haltların haddi hesabı yok, sana ahkam kesiyor."

"Tadım kaçtı zaten, siz gidin ben eve geçeyim."

Abimin bana söyleyeceklerinden korkmuyordum, umursamıyordum da. Fakat bunun acısını Selim'den çıkaracaktı. Endişem bu yüzdendi. Nedense çok öfkelenmişti bu defa. Kesin Bülent'le atıştığımızı duymuştu.

Selim "Hayır" diye itiraz edince "Lütfen" dedim sessizce "bu defa da böyle olsun."

Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra "İyi tamam" dedi memnuniyetsiz bir ifadeyle "gel hadi, ben bırakırım seni."

İtiraz etsem de beni tek başıma göndermemişti. Birlikte motora binip yola çıktıktan sonra Burak'ı arayıp her zaman gittiğimiz bara gitmelerini, bir saate kadar döneceğini söyledi. Yol boyunca Esra'nın da orada olacağını düşünüp saçma sapan bir şekilde huzursuz olmuştum.

Bana ne oluyorsa?

Gecenin bir yarısı olduğu için Yeşilköy'e gelme süremiz yarım saati geçmemişti. Bizim sokağa girdiğimiz anda Selim motoru aniden durdurunca sırtına yapıştım adeta.

Ellerimi omuzlarına koyup "Ne yapıyorsun?" diye bağırdığımda başını sağa sola salladı ve motoru tekrar hareket ettirdi.

"Pardon."

Evin önünde tekrar durduğumuzda motordan inip kaskımı çıkardım. Selim "Hadi gir hemen" dedi başıyla evi gösterip. Ardından bakışlarını boş sokakta gezdirdi. Tedirginliği aşikardı. İlk aklıma gelen abim olmuştu fakat bize doğru gelen takım elbiseli iki adamı görünce yanıldığımı anladım.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin