İyi bayramlar okurcanlar🙏🏻Tatile çıkıyoruz birlikte hazır mısınız😍
Eylem
Cuma akşamı saatler 20.35'i gösterirken Fırat'la beraber Dalaman Havalimanı'ndan çıkış yapıyorduk.
Ateşlendiğim günün ertesinde gün boyunca evden çıkmamış, sonraki iki gün de birkaç saatliğine şirkete gidip akşamları Cerenlere gitmiştim. Fırat işlerinin yoğunluğu nedeniyle gece yarısı beni Cerenlerden alıyor, sabahın erken saatlerinde tekrar holdinge gidiyordu. Bugün öğlen saatlerinde arayıp hafta sonunu Fethiye'de geçireceğimizi söylemiş ve başka herhangi bir açıklama yapmadan telefonu kapatmıştı.
Daha önce Mustafa'yla birlikte seyahat ettiğim özel uçakta bu defa Fırat ve yeni tanıştığım iki koruma eşlik etmişti bana.
Ah Mustafa...
Tuhaf bir şekilde özlüyordum Mustafa'yı. Vicdan azabıydı belki de tam emin değildim fakat onun adına çok kırılmıştım Fırat'a. İki günlük sevgili uğruna en yakın adamını harcamazdı insan olan, ayıptı yani.
Fırat "Eylem!" diye seslendiğinde ters ters gözlerine baktım. "Hadi" dedi bizi bekleyen VİP minibüsü gösterip. Kapının önünde durmuş, içeri girmem için bekliyordu.
Sırt çantamı aheste aheste çıkarırken yeni korumam Serkan yanıma gelip çantayı almak için elini uzattı. Ona da ters ters bakıp çantamı kucakladım ve minibüse bindim. "Ya sabır" diye söylenerek yanıma oturdu Fırat.
Serkan kapıyı kapatıp ön koltuğa geçtiğinde araç hareket etmişti. Çantayı karşımızdaki koltuğa bırakıp geriye doğru yaslandım. Bir an önce Mustafa'yı zihnimden uzaklaştırıp bizi bekleyen iki günlük tatile odaklanmam gerekiyordu.
"Ya, iyi ki geldik" dedim heyecanla Fırat'ın gözlerine bakıp "Keşke yalnız gelseydik" diye devam ettim sonra.
Ancak bu kadar oluyordu.
"Yalnızız zaten" dedi elimi tutup. Pek tabii anlamıştı ne demek istediğimi fakat bu konuda beni pek umursadığı söylenemezdi.
"Nereye gidiyoruz?" dedim yine heyecanla. Odaklanma sorunu yaşıyordum o böyle gözlerime bakarken. Bir de elimi tutuyordu üstelik. Çiftli comboya maruz kalıyordum.
"Bu gece dinleneceğiz" dedi başparmağını elimin üzerinde gezdirip "Yarın için enerji toplaman lazım."
Başımı omzuna yaslayıp "Kaç gündür dinleniyorum zaten, o kısmı es geçsek?" dedim. Hiç otel odasına kapanasım yoktu.
"Yarın görürüm seni" dedi gülerek. Üst düzey performans gerektiren aktiviteler planlıyordu sanırım. Hakkımızda hayırlısıydı artık, yaşayıp görecektik.
Yaklaşık bir saat süren yolculuğumuz boyunca Fırat ya telefonla ya da Serkan'la konuşmuş, arta kalan süre zarfında da ardı arkası kesilmeyen maillerine cevap yazarak beni delirtmeyi başarmıştı. Fethiye'ye gelme sebebimiz yeni açacakları kulüpler için yapacağı görüşmelerdi fakat bunun en fazla iki saat süreceğini söylemişti bana. Sorun şu ki daha kimseyle görüşmeden bir buçuk saatimizi yemişti o görüşmeler.
Yol da bitmek bilmiyordu zaten.
Bakışlarımı yoldan çekip "Nereye gidiyoruz anlamadım ki?" diye mırıldandığımda Fırat telefonunun ekranından başını kaldırıp gözlerime baktı. Nihayet dikkatini çekebilmiştim.
İki saniye sonra "Mızmızlanma!" diyerek tekrar ekrana çevirdi bakışlarını.
Çekememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYAN ÇİÇEĞİ
RomanceFırat bencildi, İsyan Çiçeği asiydi, lakin kaderleri bir yazılmıştı. İkisi birbirine aitti, ayrılık ölüm getiriyordu...