6. Bölüm

43.8K 2.7K 509
                                    





Bu bölüm beni hiç yalnız bırakmayan @xkorelix e geliyor😍 ufak bir teşekkür😉

Eylem

"Ne zamandan beri kadın dövüyoruz Mustafa?"

Hadi cevap ver Mustafa! Sıkıyorsa...

Fırat'ın ses tonu kendini zor tuttuğunu açık bir şekilde gösteriyordu. Tutmasa Mustafa'nın boğazını sıkıp atacaktı sanki. Ya da ben senaryo yazıyordum. Sonuçta Mustafa iki günde üç kez dövmüş sayılırdı beni. İlk vukuatı olması imkansızdı.

"Özür dilerim efendim" dedi Mustafa. Süt dökmüş kedi gibiydi "Kendimi kaybetmişim bir an."

Hızla ayağa kalkıp elimi Mustafa'ya doğru kaldırdım.

"Bir an mı? Ölüyordum gerizekalı, tutmasalar ölüyordum!"

"Özür dilerim Eylem Hanım" dedi bu defa yüzüme bakmadan. Bakışları hala yerdeydi.

"Üç etti Mustafa" dedim işaret parmağımı yüzüne doğru kaldırıp. Hemen ardından sesim bahçede yankılandı "Hayvan mısın sen sürekli bana saldırıyorsun?"

Mustafa başını kaldırıp Fırat'a baktı.

"Görüyorsunuz Fırat Bey, sürekli hakaret ediyor. Benim sabrımın da bir sınırı var."

"Az bile söylüyorum! Senin sabrın mı var da sınırı..."

Fırat elini kaldırınca -neden bilmiyorum- susmak zorunda kalmıştım. Aynı anda gözlerime bakmıştı ve bakışları beni hipnotize etmişti sanırım.

Ben susunca tekrar Mustafa'ya döndü. Gözlerini gözlerine dikip bir adım öne çıktıktan sonra "Sakın" dedi "sakın bir daha kendini kaybetme!!!"

Haddinden fazla sessiz konuşmuştu fakat ben Mustafa'nın yerinde olsam kendimi kaybedeceğime kendimi öldürürdüm.

O nasıl bir tehdit etme şekliydi?

Bağırmamıştı, kaşlarını bile çatmamış, dişlerini sıkmamıştı. Öylesine söyler gibi, ortaya konuşur gibi çıkmıştı sözcükler ağzından. Ama o sözcükler yanıyordu sanki. Ateş topu gibi Mustafa'nın kulaklarından içeri girmişti.

"Peki efendim" dedi Mustafa. Öğretmenine mecburen itaat eden bir öğrenci gibiydi. Muhtemelen şu an benden nefret ediyordu fakat süt dökmüş kedi duruşundan ödün vermiyordu. Fırat başıyla gitmesini emredince hızlı adımlarla gözden kayboldu.

Mustafa'nın gidişiyle Fırat'ın bakışları bana çevrildi. Sıkılmış bir hali vardı. "Konuş" dedi sabırsızca. Böyle sorunca da konuşulmuyordu ki.

Kafamı toparlamaya çalışıp buraya geliş amacıma odaklandım. Çok saçma bir plan gibi gelmişti şu anda. Fakat mecburdum. Halihazırda paşka bir planım yoktu.

"Dilini mi yuttun?"

Sorduğu soruya karşılık kaşlarımı çattığımda yanımdan geçip hasır sandalyelerden birine oturdu. Cebinden sigarasını çıkarıp yaktıktan sonra oturmam için çaprazındaki sandalyeyi gösterdi. Gösterdiği sandalyeye oturup ben de bir sigara yaktım ve ilk nefesi ciğerlerime gönderip gözlerine baktım.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin