45. Bölüm

40.6K 1.9K 977
                                    






Eylem

Yatağın üzerinde amaçsızca oturuyordum. Şu an için tek dileğim banyodan gelen su sesinin sonsuza dek sürmesiydi fakat Fırat balık olmadığı için bu dileğimin gerçek olma ihtimali yoktu.

En iyisi uyumaktı. Evet kesinlikle uyumalıydım.

Bornozumu bile çıkarmadan yorganın altına girdim. Uyurken masum bir kız gibi görünebilirdim belki.

Yorganı kafama çekip yüzümdeki sırıtmaya engel olmaya çalıştım. Fırat'ın arsız ve ayarsız dokunuşlarının içimdeki canavarı uyandırmasıyla birlikte o masum kız yoldan çıkmıştı. Öyle bir çıkmıştı ki hem de, kötü yola düşmek tabirinin hakkını sonuna kadar vermişti. Utanma, arlanma ya da en ufak bir çekince göstermeksizin içindeki arzuya teslim olmuştu.

Yaşadığımız anların gerçekliği beynimin algılama kapasitesinin çok çok üstündeydi. İlk kez yaşadığım bu hissi izah edebilecek kelimeler henüz icat edilmemiş olsa gerekti. Edilmişse de şayet benim zavallı beynimin bundan haberi yoktu. Kalbim durma noktasına gelmiş, beynim sulanmış, bedenim zıvanadan çıkmış, boğazımdan dökülen haz dolu inlemeler Fırat'ı tamamen kontrolden çıkarmıştı.

Mayına basmış ve infilak etmiştik. Yaşadığımız an'ın başka bir açıklaması yoktu. Her bir hücremiz etrafa saçılmış, darma duman olmuştuk.

Alt dudağımı ısırıp bacaklarımı karnıma doğru çektim. Fırat'ın gözlerinde yanan ateş değdiği her yeri ateşe vermiş, kor alevler dört bir yanımızı sarmıştı. Öyle bir an'dı.

O an'dan bir an önce çıkmazsam şayet aklımı çıldıracaktım. Uyumalıydım.

Uyumak ne mümkündü?

Su sesi kesilmişti. Geliyordu gelmekte olan.

İçimdeki canavar sırra kadem basmış, kötü yola düşen Eylem ardına bakmadan kaçıp gitmişti. Uyumalıydım zira geride kalan Eylem'in Fırat'la göz göze gelmeye cesareti yoktu. Göz göze geldiğimiz son an'larda fazla cesur olmamın ceremesiydi hep bunlar.

Banyonun kapısı açıldı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Adım sesleri giyinme odasına yönelmiş sonrasında tekrar odaya dönmüş onun da sonrasında yatağın hemen yanında durmuştu. Yanıbaşımda.

Kalbim duracaktı.

Yatağın kenarındaki esnemeden anladığım kadarıyla Fırat yatağa oturmuştu. Yorgan hâlâ kafamda olduğu için uyuduğumu sanıyor olabilirdi. Evet kesin öyleydi.

Yorganı çekmeye çalıştı. İzin vermedim. Uyurken rahatsız edilmekten hiç hoşlanmazdım.

Gülme sesi geldi kulağıma. Avucumun içindeki yorganı daha sıkı tuttum.

"Sevgilim..." dedi içimi titreten sesiyle.

Elimi avucunun içine aldığını hissettim. Kötü yola düşen Eylem hangi cehenneme gitmişti bilmiyorum fakat bir an önce gelmesi gerekiyordu. Yaptıklarının sorumluluğunu almak zorundaydı zira içinde bulunduğum durum beni aşıyordu. Ne yapacağımı bilemeyecek kadar şaşkın, bir o kadar mutlu, bir o kadar sersem, bir o kadar da karışıktım. Karmakarışıktım.

Fırat'ın "Sevgilim..." diyen davetkâr sesiyle beraber sırt üstü yatıp alt dudağımı dişledim. Ses tonu beni benden alıyordu.

Elimi aşağı doğru kaydırdığında yorgan da kaymıştı aşağı doğru. Gözlerimiz buluştu o an. Saçlarım yüzümün her yanında, alt dudağım hâlâ dişlerimin arasındaydı.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin