35. Bölüm

45K 1.9K 1.1K
                                    




Selam okurcanlarım😍

Bu bölüm en büyük destekçilerimden birine @senanurturan12345678 e geliyor♥️

Çok seviyorum seni çok😍

Eylem

Sabah güneşi ısrarla gözlerimi taciz ediyor fakat beynim uyanmayı reddediyordu. Dün gece hayatımın en güzel doğum günü hediyesini almış ve bana o hediyeyi bahşeden adamın kollarında huzurlu bir uykuya teslim olmuştum. Sonsuza kadar o kolların arasında kalabilirdim. Beynimi suçlayamazdım.

Gözlerimi hafifçe aralayıp sırt üstü uzandığımda sol tarafımdaki boşluk beynime bir çimdik atmış ve yataktan fırlamıştım. Fırat yoktu. Sabah sabah ne demeye kalkıyordu ki yanımdan? Küçük esnaf gibi dükkanı kendisinin açması gerekmiyordu sonuçta. Koskoca patrondu. CEO'ydu. Yönetim kurulu başkanıydı. Tüm bunların kendisine verdiği yetkiye dayanarak sabahlarını çok daha keyifli bir şekilde değerlendirebilirdi. Öğretecektim artık yavaş yavaş.

Ayaklarımı sürüyerek salona girdiğimde Sinem ve Arda koltukta uyuyordu. Fırat'sa zebani gibi başlarına dikilmiş Arda'yı dürtüyordu.

Üzerinde gri bir yelek ve pantolon vardı. Sabah sabah yıkılıyordu yine. İyi ki o karizmayla beni dürtmemişti.

Ayağıyla Arda'yı dürtüp "Arda" diye seslendi tekrar. Nihayet amacına ulaşmıştı. Arda homurdanarak gözlerini açtığında elini uzatıp "Anahtarı ver!" dedi sert bir tonda.

Esneyerek tekli koltuğa oturdum ve bacaklarımı yukarı çekip ilk yarım saatin geçmesini beklemeye başladım. Ancak uyanıyordum.

Arda yukarı doğru kaykılarak cebinden çıkardığı anahtarı Fırat'a uzattı.

Fırat anahtarı sert bir şekilde alıp "Bir daha sakın aramadan gelme" dedi "Hatta gelme sen bir daha!"

Arda ağzının içinde bir şeyler mırıldanıp başını aşağı yukarı salladı. 'Ben sana şimdi bir şey derdim de götüm yemiyor' hareketiydi bu.

Fırat'ın sesiyle Sinem de gözlerini açmıştı. Kısa bir an nerede olduğunu anlamaya çalışırcasına etrafa baktıktan sonra başını yavaşça koltuktan kaldırıp boynunu tuttu. Koltuk çok rahatsız olduğu için boynu tutulmuştu tabii.

Bakışları Fırat'ı bulduğunda mahcup bir ifadeyle "Kusura bakma Fırat Abi, uyuyakalmışım" dedi. Duymuştu tabii Arda'ya söylenenleri, üzerine alınmıştı. Bu Fırat da harbi öküzdü yani. Benim şu an araya girip Sinem'i rahatlatmam gerekiyordu fakat tam olarak ayılamamıştım henüz. Hiç konuşasım yoktu.

"Estağfurullah Sinemciğim" dedi Fırat yumuşak bakışlarıyla "Sen istediğin zaman gelebilirsin de kalabilirsin de. Burası Eylem'in de evi artık. Nasıl ki, daha önce en yakın arkadaşınızın evine rahatça girip çıkabiliyorsanız şimdi de aynı şekilde devam etmeniz beni mutlu eder. Çekinme lütfen."

Yalnız şu an Sinem benim en yakın arkadaşım olarak burada değildi. Şu pozisyonda olsa olsa eltim olurdu.

Arda uyku sersemi bir halde saçlarını karıştırıp "Kendimi, onun bunun çocuğu gibi hissediyorum yemin ederim" dediğinde dudaklarımdan firar eden kahkahaya engel olamadım.

Haklıydı ama çocuk.

Kahkaham sabah sabah abartılı kaçmışsa demek, Fırat'ın bakışları bana çevrildi. Geldiğimi yeni fark ediyordu.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin