7. Bölüm

44.2K 2.6K 575
                                    



Bu bölüm çok kıymetlim @elifayse0 ye geliyor iyi ki varsın canım😍

Eylem

Minnettar bakışlarım Fırat'ın yüzünde gezinmeye devam ediyordu. Karşımdaki, o lanet gece nefretle baktığım adamın ta kendisiydi fakat şimdi başka birine bakıyor gibiydim. Gözleri baktığı yeri ateşe verecek kadar keskindi. Sert yüz hatları bakışlarıyla uyum içinde muazzam bir şekilde yüzüne yerleştirilmişti. Kirli sakalın bu kadar yakıştığı başka bir yüz görmediğimi kendi içimde teyit ettikten sonra bakışlarım tekrar gözlerine kilitlendi. Yoğun bakışları ne düşündüğünü ele vermeyecek kadar itaatkar, karşısındaki insana her istediğini yaptıracak kadar güçlüydü.

İtiraf etmem gerekirse Fırat yakışıklı olmanın sınırlarını fazlasıyla zorluyordu. Uzun boyunun ve ukalalığa varan özgüveninin de etkisiyle her genç kızın aklını başından alacak cinstendi. Ben de bir genç kızdım fakat yıllardır Selim'den başkasına kör olan gözlerim baktığı yeri görmekten acizdi. Üstüne üstlük kendimi bir anda içinde bulduğum olaylar zinciri algılarımı tamamen kapatmıştı. Fırat'ı ilk kez görüyormuş gibi incelemem tam da bu yüzdendi. Bana yardım etmeyi kabul ettiğinde, iki gündür içimdeki savaşa odaklanmış beynim kapılarını açmış, dış dünyaya kafamı uzatabilmiştim.

Ve fark ettiğim ilk şey Fırat'ın ne kadar çekici olduğuydu. Kafayı yemiştim sanırım.

"Analizin bittiyse ben gidiyorum."

Tokat yemiş gibi kendime geldiğimde Fırat gülerek yüzüme bakıyordu. Ben de onun yüzüne bakıyordum öncesinde ama uçmuştum sanırım, beni izlediğinin farkında değildim.

E tabi iş yaptığım adamı tanımaya çalışıyordum. Bu nedenle de çakralarım bütünüyle o amaca hizmet ediyordu.

"Nereye?" dedim imasını anlamamış gibi. Onu beğendiğimi falan düşünüyordu muhtemelen. Şimdilik saçmaladığını yüzüne vurmayacaktım, daha önemli mevzularımız vardı.

Sıkılmışçasına etrafa baktıktan sonra "Geç oldu" dedi ve arkasını dönüp demir kapıya doğru ilerledi "işim var, detayları sonra konuşuruz."

Koşarak hızlı adımlarına yetişmeye çalıştım ve tam kapıdan çıkacakken kolundan yakaladım.

Kaşlarını çatıp yüzüme baktığında "Şimdi konuşalım" dedim en masum sesimle. Kaşları daha da çatıldı. Bakışları kolunu tutan elime çevrildiğinde elimi çekmek zorunda kaldım. Çok çabuk öfkeleniyordu. "Sen işini hallet ben beklerim" dedim daha da yumuşak bir ses tonuyla.

"Sonra" dedi net bir şekilde.

"Tamam arabada konuşalım, gideceğin yere bırakırım seni."

Komik bir şey söylemişim gibi gülerek etrafa baktıktan sonra tekrar gözlerime baktı.

"Benim kurallarım" dedi kati bir sesle "anlaştığımızı sanıyordum."

"Tamam işte, kuralları belirleyelim diyorum ben de. Hata yapmamak için yani. Ne kadar erken konuşursak o kadar iyi."

Sevimli görünme çabalarım ters tepiyordu sanırım, çok sert bakıyordu.

"Kural bir" dedikten sonra işaret parmağını havaya kaldırdı "Lafımı ikiletmeyeceksin. Sonra diyorsam sonra!"

"Peki tamam" dedim gülümseyerek. Ardından arabamı gösterdim "Arabada konuşalım istersen, hem sende vakit kaybetmemiş olursun."

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin