56. Bölüm

45.9K 2K 2.6K
                                    









Eylem

XS'ten çıktığımızda içim içime sığmıyor, dışıma taşıyordu. Fakat öyle bir taşıyordu ki dışıma da sığmıyordu. Nasıl bir coştuysa artık divane gibi dönüp duruyordu Fırat'ın yörüngesinde. Boşa giden günlerimizin, saatlerimizin ve hatta dakikalarımızın acısını çıkarmak ister gibi sokuluyordum göğsüne.

Ayrılığın da sevdaya dahil olduğunu iddia eden Attila İlhan'ın kemiklerini sızlatıyordum bir taraftan da. Yüzyılın yalanı.

'Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiçbir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili' diyor büyük üstad.

Çok biliyor çünkü.

Ölüyorsunuz ya, bir onu eksik diyor ama. Hiç ayrılmamış belli ki.

Ben ayrılığın dahil olduğu bir sevda istemiyorum. İstemiyorum yani net!

"Ne çalıyor yine?" diye soran Fırat'ın sesiyle bakışlarımı yüzüne çevirdim. Gecenin karanlığında birer elmas gibi ışıldayan gözlerinde muzip bir tebessüm hakimdi. Kollarımı beline sararak bedenimi bedenine yasladım ve "Şiir okuyor bu defa" dedim şaşkınlıkla "o da sapıttı herhalde yokluğunda."

"Hımmm" dedi beremi düzeltirken "Hangi şiirmiş o, merak ettim?"

Ayrılığın da sevdaya dahil olduğu saçmalığıyla aklını bulandıracak değildim elbette.

Dudaklarımda koca bir tebessümle gözlerine bakarken "Ben sana hep üşüyordum..." dedim sıcağına iyice sokulup.

Sıra sıra dizeler döküldü sımsıcak bakışlarından. İçim ısındı.

"Çünkü kıştım..." diye devam ettim "Nakıştım, bakıştım, İnkar etmiyorum da.
Seni sevmek gibi büyük işlere kalkıştım.
Ve lütfen inkar etme,
Sana en çok, en çok ben yakıştım."

Bilinçaltına gönderdiğim mesaj etkisini çabuk göstermiş olsa gerek, sözlerim bittiği anda dudakları dudakları buldu. Parmakları ensemdeki saçların arasına karışırken nefes almak kadar elzemmişçesine nakşediyordu dudaklarımı. Öpmenin çok ötesinde, ölmenin bir tık gerisinde, özlemle, aşkla, tutkuyla, içimi sökercesine, içine koyarcasına...

Az da olsa hasretini dindirmeyi başarabildiğinde geri çekilip alnını alnıma yasladı ve çaresiz bir soluk döküldü dudaklarından "Deli çıkacağım..."

Çok iyi anlıyordum.

"Hadi Abi" dedi Oğuz. Geç kalmıştı.

Araçlarımız gelmişti ve Oğuz Alex ikilisi bizimle vedalaşma gereği hissetmişti sanırım. Çok lüzumsuzdu fikrimce.

Fırat elimi avucunun içine hapsedip bakışlarını Oğuz'a çevirdi ve "Sabah holdingde toplantım var, öğlen yemeğinde konuşuruz detayları" dedi.

Yarın cumartesiydi. Toplantısı olamazdı.

"Tamam görüşürüz" dedi Oğuz. Yolcu kapısını açıp Alex'in araca binmesi için geri çekildi sonra. "İyi akşamlar" dedi Alex. Özellikle bana bakmıştı konuşurken. Ki bu daha tehlikeliydi.

İSYAN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin