Selam okurcanlarım🎈Yorumlarınız, mesajlarınız ve Eylem'i bu kadar çok sevdiğiniz için sonsuz teşekkürler🙏🏻
Sizi seviyorum♥️
Eylem
Neden böyle olmuştu ki?
Ben aptaldım tamam da, Fırat nasıl bu kadar acımasız olabilmişti? O gece niyetinin Selim'i değil beni alıkoymak olduğunu aklımın ucundan dahi geçirmemiştim. Nasıl geçirebilirdim ki? Selim'i yalnız bırakmamak için ben takılmıştım peşlerine. Ve ertesi sabah Fırat gitmeme izin vermişti. Ben kendi ayaklarımla gitmiştim sonra kapısına. Yardım istemiştim hisselerimi geri alabilmek için. Reddetmişti önce teklifimi. 'Git' demişti, 'uğraşamam' demişti, 'üzerim seni' demişti. Israr etmiştim.
Keşke etmeseymişim.
Saçlarımdan süzülen soğuk damlalar şortumun açıkta bıraktığı bacaklarımda şok etkisi yaratıyor, ellerimi sabit tutmakta zorluk çekiyordum. Mustafa dizlerinin üzerine çökmüş, avuçlarımdaki kanı temizlemek için çabalıyordu. Yüzük parmağımın bitimine saplanan cam parçasına dokunduğunda gözlerim karardı. "Başım dönüyor Mustafa" dedim bakışlarımı ellerimden çekmeden.
Üzerimdeki hırkayı da çıkarmamıştık, donuyordum.
Başım yastığa düştü kontrolüm dışında. Mustafa'yla göz göze geldik. Çaresiz bir telaş hakimdi bakışlarında. Titreyen çenemi fark ettiğinde eli alnıma ulaştı. Buz gibiydi eli. "Allah kahretsin" dedi panik içinde ayağa kalkarken.
Ayaklarımı yukarı çekip yatağın üzerinde birleştirdim. Ellerim yataktan sarkıyordu. Göz kapaklarım giderek ağırlaşırken "Üstümü ört Mustafa" diye mırıldandım "donuyorum."
"Biz hastaneye gidiyoruz Fırat Bey" dedi "Eylem Hanım yanıyor."
Tam tersi donuyordum.
"Hemen çıkıyoruz" dedi elini tekrar alnıma yerleştirip "ateşi çok yüksek."
Benim gitmem gerekiyordu bu evden. "Kıyafetleri ıslak" dedi Mustafa. Bir an önce gitmeliydim.
Avuçlarımı yatağa bastırarak doğrulmaya çalıştım. Kafamın içinde koca bir taş vardı sanki. Ellerimde dikenler.
Mustafa beni kucağına almak için hareketlendiğinde "Bırak" dedim elini ittirip. Üzerimi değiştirip gidecektim.
Ayağa kalkmayı başarabildiğimde birkaç saniye bekledim. Başım dönüyordu. Mustafa kollarımdan tutarak destek olmak istedi. "Bırak" dedim yine kolumu savurup. Bir adım geri çekildi. Ayaklarımı sürüyerek giyinme odasına ulaştım. Bacaklarım titriyordu. Düşmemek için son anda kapının koluna tutunduğumda avucumdaki camlar tenime gömüldü. "Ahh" diye inleyerek dizlerimin üzerine çöktüm. Gözlerimden yaşlar süzüldü.
Ellerim kanıyordu. Ağlamazdım yoksa.
Mustafa tekrar yanıma geldi. "Eylem Hanım..." dedi elini sırtıma yerleştirerek. Çaresizliği sesinden taşıyordu.
"Bırak!" dedim beni bile şaşırtan bir hiddetle. Kapıdan destek alarak tekrar ayağa kalktım sonra. Bir an önce gitmem gerekiyordu.
İçeri girdikten sonra tişörtlerimin bulunduğu raftan destek alarak hırkamın tek kolunu çıkardım. Duyduğum, gördüğüm, bildiğim ne varsa giderek ağırlaşıyordu zihnimde, başımı taşıyamıyordum. Alnımı iki raf arasındaki düzlüğe dayayarak derin bir nefes aldım. Diğer kolumu aşağı doğru indirdiğimde hırkam yere düştü. Düğmelerimin parke zeminde çıkardığı ses beynimi tırmaladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYAN ÇİÇEĞİ
RomanceFırat bencildi, İsyan Çiçeği asiydi, lakin kaderleri bir yazılmıştı. İkisi birbirine aitti, ayrılık ölüm getiriyordu...