Final haftasına girmeden önce bölüm atayım dedim. Keyifli okumalar. 🥰
(Karmen'den)
Saat gecenin ikisi olmuş, benim gözlerimde gram uyku yok. Yan yana uzandığımızdan beri tavanı izliyorum.
Şömineden gelen çıtırtı sesleri İzgi'nin düzenli nefes alışlarına karışıyordu. Yatağın solunda uyuyordu. Yavaşça kafamı çevirip yüzüne baktım. İnsan uyurken masum görünür derler ama İzgi'nin yüzündeki masumluk bir başka sanki. Aslında ona dair birçok şey başka gibi.
Elim sanki benim kontrolüm dışında hareket etmeye niyetlenmiş gibi karnımdan kalktı. Güzel yüzüne, ipeksi saçlarına dokunmak istedim ama elimi olduğu gibi geri indirdim. Uykusu bölünebilirdi ve ben gamlı baykuş ruh halimle uyanıkken İzgi'nin bana eşlik etmesine gerek yoktu.
"İyi uykular güzellik," dedim alçak sesle. Battaniyeyi üstümden atarak yatakta doğruldum. Şömineye baktım. İçine biraz odun ilave etmek gerekiyordu. Odunları kapının önünden getireceğim için alt kata inmem lazımdı.
Sessizce kapıyı açtım. İzgi uyumaya devam ediyordu. Odadan çıktığım gibi evin giriş kapısına yöneldim. Oyalanmak istemiyordum aslında fakat yağmur sonrası toprak kokusunu içime çekmeden edemedim. İnsana huzur veriyordu. Belki de biraz burada dursam iyi olabilirdi. Buna ihtiyacım vardı.
Verandanın soğuk sandalyesine oturdum. Üstüme ceket almadığım için üşüme hissiyle mücadele etmek zor olacaktı ama bu da sorun değildi. Umurumda bile değildi açıkçası.
Verandada ne kadar oturdum bilmiyorum ama sonunda buraya gelme sebebimi hatırladım. Birkaç odunun üstümü kirletmesini umursamadan kucağıma aldım. Kapıyı kapatıp kilitledim. Dikkatli adımlarla yatak odasına gittim. Odunlardan dört tanesini ateşe attım.
"Karmen?"
Uykulu halde bana seslenen kıza döndüm. Bir eli yastığın altında, diğeri karnının yanında, sırtüstü dönmüş beni izliyordu. Mesafeye rağmen ateşin kızıllığı birazcık da olsa yüzüne yansıyordu. Bu manzara karşısında nefesim boğazıma takıldı. Gerçekten çok güzel bir insan.
"Söyle," demem onu gülümsetti. Uyku sersemi gülümsemesi de ayrı bir güzel doğrusu.
"Ne yapıyorsun?" dedi. Bu soruyu oldukça kısa süren bir kıkırtıyla süsledi. Dudaklarım istemsizce yukarı kıvrıldı. Sağ elimin başparmağıyla arkamda kalan şömineyi işaret ettim.
"Ateş sönmeden odun atayım dedim. Aksi halde sabaha kadar buz tutardık."
Elinin tersiyle yüzüne düşen saçları geriye attı. Sağa doğru döndü. Elini yatağın boş kısmına hafifçe vurdu.
"Gel, uyumaya devam edelim."
"Geleyim," dedim. Üşüme hissiyle birlikte hızlıca yatağa girdim. Soluma uzandım. Battaniyeyi omzuma kadar çektim. Gözleri doğrudan gözlerime bakıyordu. Elini yanağıma yasladı. Usulca yaklaşarak dudaklarımızı birleştirdi. Sıcak teni ve öpüşü sayesinde üşüme hissi ortadan kayboldu. Dudaklarını güçlükle benden ayırdı. Birbirine ait olan iki parçayı ayırmak gibi hissettirdiğine emindim. Benim hissettiğim de tam olarak buydu.
"Devam etmek isterdim ama uykum var."
"Fark ediliyor," dedim sırıtarak.
Uyku nihayet bana da uğruyordu. İzgi başka bir şey söylemeden gözlerini yumdu. Başını yastığın kenar kısmına iyice yaklaştırdı. Yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe kalmasını sağladı. Sağ elimi yanağına koydum. Uyuyana kadar ağır hareketlerle yüzünü sevmeyi planlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATIRA KASIMPATI (GxG)
RomanceSöylenecek çok söz vardı aslında. Gidilecek yollar, aşılacak engeller vardı. Birlikte tecrübe edilebilecek birçok olay yaşayabilirdik. Hayata öfkeleniyorum ama öfkemin en büyüğü kendime, her suçu da hayata atarsak halimiz ne olur? Bir ömre sığdırma...