Üç Gün Sonra
Feza bir eliyle boş kasayı tutarken diğer eliyle belini tutuyordu. Yüzünü sanki limon yemiş gibi ekşitiyordu. Ceyhun'la birlikte fazladan mesai yapıyor hissine kapıldı çünkü İzgi hem onlarla hem bugün işte yok gibiydi. Tanıdığı İzgi yoktu. Bu İzgi sessiz ve asık suratlıydı. Buna alışık değillerdi, İzgi'nin normalde böyle biri olmadığını çoktan anlamışlardı.
Ceyhun sakalını ovuşturarak elindeki boş şişeyi tezgahın arkasına bıraktı. Yenisini istedikleri için hemen dolu bir şişe alıp özel masadaki müşterinin yanına gitti. Geri döndüğünde İzgi'yi heykel gibi beklerden buldu. Bakışlarından ne kadar dalgın olduğunu anlaşılıyordu.
"Ne oldu güzellik?" diye sordu. İzgi sorunun kendisine yöneltildiğini anlayınca Ceyhun'a baktı.
Ceyhun uzun boylu, uzun saçlı, geniş omuzlu yakışıklı biriydi. İzgi'ye ilgisi vardı. Ona rahatsızlık vermemek için sürekli bir adım atma halinde değildi. Şimdi onu böyle dalgın görünce kötü olduğunu anladı ve sormayı tercih etti.
"Uykusuzum," diye yalan söyledi. Ceyhun'un kendisine ilgisi olduğunun farkında değildi. İzgi için Ceyhun sadece iş arkadaşıydı. Kim sorsa öyle söylerdi.
"Dinlenmek istiyorsan arka tarafa geç. Biz idare ederiz," dedi.
Bara yaklaşan orta yaşlı bir adam ve kadın gözlerine çarptı. "Çalışsam daha iyi," dedi. Adam kendisi ve yanındaki kadın için özel bir kokteyl istedi. Adamdan gelen sigara kokusu İzgi'nin midesini bulandırdı. Üstüne kadının yoğun parfümü de eklenince başına ağrılar girdi. Hızlıca istedikleri kokteyli hazırlayıp yavaşça önlerine bıraktı. Adam karizmatik ses tonuyla konuşmaya çalışarak "Teşekkürler," dedi. Sesindeki yapaylıktan kendini kibar konuşmaya zorladığını belli oluyordu.
Ceyhun kimseler görmesin diye uğraşarak elindeki kadehi tezgahın altından İzgi'ye uzattı. Kaşlarını çatarak kadehe baktı İzgi.
"İyi gelir," dedi Ceyhun. İzgi'nin kabul edeceğini düşünerek gülümsedi.
"İçmeyeyim ben, teşekkürler," dedi. Israr etmedi Ceyhun. Etrafa göz attı, herkes farklı bir alemdeydi. Tek seferde kadehtekini içti. Gözlerini İzgi'ye çevirip baktığında dikkatin çoktan kendisinden uzaklaştığını gördü.
Feza kendi belini tutarak İzgi'nin yanına geçti. "Tatlım ölü gibisin, az yüzün gülsün," dedi. İzgi omuzlarını kaldırıp indirdi. Dışarıdan nasıl gözüktüğü umurunda değildi. Sadece müşterilere karşı asık suratlı olmamaya çalışıyordu.
Boş kadehleri almak için kalabalığın arasına karıştı. En köşedeki masanın üstünde bir şişe ve bardak gördü. Almak için uzandığı sırada biri bileğine dokunduğu gibi elini geri çekti. Başını hemen sağına çevirdi. Sarhoş olmaya başladığı gözlerinden anlaşılan genç bir kadın masada yerini aldı.
"Ben kalkıp gitmeden alma," dedi. Ses tonundan sinirli olduğu anlaşılıyordu. Bardağı eline tutuşturdu.
"Ve yenisi getir," dedi buyurucu ses tonuyla. Gözleriyle şişeyi işaret etti. Aynısından istiyordu. İzgi sinir olsa da sesini çıkarmadı. Yan masadaki boşları aldıktan sonra bara doğru yürüdü. Boş viski şişesinin adını kontrol etti.
Karmen'in sevdiği viskilerden biriydi bu. Şurada neden aklıma geliyorsun, dedi İzgi sitem eder gibi.
Müşterinin istediğini geri götüreceği sırada masanın boş olduğunu gördü. Etrafa bakındı ama az önce ona sinirlenen kadın gözükmüyordu.
"Nereye kayboldu bu şimdi?" diye sordu. Masanın üstündeki para dikkatini çekti. Kuruşu kuruşuna bırakıp öyle gitmişti.
"Hesap kilitleyip gitmemiş en azından."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATIRA KASIMPATI (GxG)
RomanceSöylenecek çok söz vardı aslında. Gidilecek yollar, aşılacak engeller vardı. Birlikte tecrübe edilebilecek birçok olay yaşayabilirdik. Hayata öfkeleniyorum ama öfkemin en büyüğü kendime, her suçu da hayata atarsak halimiz ne olur? Bir ömre sığdırma...