Hatalar varsa affola. İyi okumalar.
(Rengin'den)
Gözlerimi günün aydınlığına açtım. Ne zaman odama geldiğimi hatta eve geldiğimi bile hatırlamıyordum. Son hatırladığım şey yarınlar yokmuşçasına kendimi alkole vurduğum saatlerdi. Gecenin sonlarına doğru yanımda beliren kişi şimdi gözlerimin önüne geldi. Yorganı üstümden attım. Debelenerek yataktan kalkmayı denedim.
Boynuma saplanan ağrı resmen başımın ağrısıyla yarışmaya niyetlendi. Elimle boynumu kavradım. Etimi sıktığımda ağzımdan istemsiz acı dolu bir inilti çıktı. Dün geceden bir şey daha hatırladım. Ablam ve İzgi beni merdivenlerden yukarı çıkarmaya çalışmışlardı. Umarım çenemi kapalı tutabildiğim birkaç dakika yaşanmıştır. Ablamın öfkeli bakışlarını hatırlar gibiyim. Bunu göz önüne alırsak çenemi pek kapalı tutamadım demektir. Ah ben ah...
Banyoya girdim. Soğuk suyu açtım, üst üste üç kez yüzüme çarptım. Kendime gelmeme yeterli olmayacaktı ama en azından biraz ferahladığımı hissettim. Yüzümdeki suyu havlu yardımıyla hafif bastırarak aldım. Aynadan kendime baktım. Yüzümün rengi vampir ten rengine dönmüştü. Gözlerimin altı şiş ve mor gözüküyordu. Genel olarak berbat gözüküyorum. Şu tipimi gören de her gece içip sızıyorum sanır.
Havluyu bir kenara astım. Banyodan çıktım. Merdivenleri desteksiz inemeyeceğimi anladım çünkü ayaklarım benden bağımsız hareket etmeye meyilli gibi hareket ediyordu.
Mutfaktan güzel kokular geliyordu hatta yanılmıyorsam bu Gökçe Teyze'nin kendi tarifi olan sebze çorbasının kokusuydu. Aralık olan mutfak kapısını rahatça geçecek biçimde açtım. Benim geldiğimi anlar anlamaz arkasına döndü.
"Günaydın efendim."
"Tünaydın demek istediniz sanırım," dedim. Kendime ayar olmuştum, kadının bir suçu yoktu. Baygın vaziyette yatmışım resmen. Bedenimde az da olsa uyuşukluk hissi devam ediyordu.
"Çorbayı bana mı pişiriyorsunuz?"
Sevecen gülümseme eşliğinde "Evet," dedi. İşine geri dönmek için sırtını çevirdi.
"Ablanız sizin uyanmanızı bekledi ama saat yavaş yavaş geçmeye başlayınca, daha fazla beklemek istemeyip işe gitti."
Benim çarkıma tükürmek için beklemiştir tabii.
"Karmen Hanım size sevdiğiniz çorbadan pişirmemi istedi. Akşamdan kalma olacağınız için midenize iyi geleceğini düşünmüş ve haklı. Biraz olsun rahatlatır."
"Ablam istedi demek... Arada bir tatlılığı tutuyor."
Arada demek bile fazla aslında. Bunlar pek ona göre hareketler değil.
"Boynumda bir ağrı var ki sormayın. Etim kaskatı kesilmiş gibi," deyip elimi boynuma koydum. Tam orayı ağır ağır sıkmaya başladım. Mutfak sandalyelerinden birini çekip oturdum.
Dün geceye dair daha net şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Umarım pot kırmamışımdır, eğer kırdıysam bu işin devamı gelirdi. Ablamın huyunu biliyordum. Yeter ki kafasına bir şey koysun, sonuca ulaşmaktan ve o yolda birilerini harcamaktan asla çekinmezdi.
"Birazdan Billur gelecek. Odanızın temizlenmesi gerekiyor mu?"
"Evet. Üstelik şimdi biraz dağınık vaziyette. Tam zamanıdır."
"Peki efendim. Ben ona iletirim."
"Aman diyeyim bizim huysuzun çalışma odasına girmesin. Bir posta azar yeriz."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATIRA KASIMPATI (GxG)
RomanceSöylenecek çok söz vardı aslında. Gidilecek yollar, aşılacak engeller vardı. Birlikte tecrübe edilebilecek birçok olay yaşayabilirdik. Hayata öfkeleniyorum ama öfkemin en büyüğü kendime, her suçu da hayata atarsak halimiz ne olur? Bir ömre sığdırma...