Selam! Arkadaşlar bir süredir fazla yoğunum. Dersler bir yandan, staj bir yandan, yakında vizelerim de başlayacak. Hikayelerime düzgünce zaman ayıramıyorum.
Yine de size uzun ve güzel bir bölümle geldim. Keyifli okumalar.
(Karmen'den)
Evin kapısını açtım. İçeri adım atmadan bile evde kimse olmadığını anlamak mümkündü. Işıklar kapalıydı. Birkaç adım attığımda mutfaktan gelen cılız ışığı gördüm. Gökçe Hanım mutfakta işi bittiği an lambayı kapatırdı. Aralık olan kapıyı sonuna kadar açtım. Masanın üstünde mumları yanan bir yaş pasta duruyordu. Masaya yaklaştım. Bir not vardı.
Bahçeye çık derim. Hava çok soğuk değil. Üşürsem de bir battaniyeyi çok görmezsin diye düşünüyorum.
Gülümseyerek okudum notu.
"İzgi," dedim. Pastanın üstünde ise ayrı bir not duruyordu.
Kaşlarını daha az çatacağın bir yaş olsun. Gerçi ben seni böyle tanıyıp sevdim, çok da sorun değil yani.
Pasta, ahşap bir tepsinin üstündeydi. Tepsiyi tuttuğum gibi bahçeye çıktım. Masanın üstünde içecek duruyordu. İzgi, az önce benim geldiğimi görünce pastanın mumlarını yakıp hemen bahçeye çıkmış olmalı.
"Doğum günün kutlu olsun!" dedi kollarını sarılacak gibi kocaman açarak. Pastayı masanın üstüne koyduktan sonra açık bıraktığı kollarına attım kendimi. Belinden sarıldım. Benim iki katım sıkı sarılıyordu.
"Pastanın üstündeki nota ilaveten, nice güzel yaşların olsun diyebilirim."
"Teşekkür ederim İzgi."
Bu kollardan ayrılasım yoktu. Son zamanlarda en mutlu hissettiğim anlardan birindeyim sanırım.
Yüzümü hafifçe geri çektim. Yanağına uzun bir öpücük bıraktım. Kokusu ciğerlerime dolarken gözlerim istemsizce kapanıyordu.
Ben geri çekilmeden o da çekilmeyecekti. İlk hamleyi ben yaptım.
"Mumları üfle, tamamen erimek üzereler," dedi gülerek. Mumlar aklımdan bile değildi. Ben üflemek için yaklaşınca elini bağrıma koydu yavaşça.
"Dur yahu. Önce bir dilek tut. Öyle pat diye mumları üfleyeceksen ne anlamı kalır?" dedi.
Benim aksime fazlasıyla güler yüzlü bir insandı. Daha enerjikti. Şu an ben ölüden halliceyken onun tatlı sürprizi karşısında gülümsüyordum fakat enerjim yerlerdeydi.
Dilek tutacağım. Ne dilesem ki? Bu soruya çok günlük bir cevap verilebilir. Tüm hayatını gözden geçirip uzun bir dilek dileyebilirsin. Benim şu an içimden hiçbir şey gelmiyor.
"Gerçekten kalbinden ne geçiyorsa onu söyle," derken elini kalbimin üstüne koydu. Bu hareket içimi ısıtmadı desem yalan olur.
Derin bir nefes aldım. Gözlerimi yumdum. Belki de normal zamanda hiç dile getirmeyeceğim bir şeyi o an söylemek istedim. Bunu istediğimi ben bile bilmiyordum aslında.
"Gerçek bir duygu istiyorum. Öfkeden daha güçlü olsun. O kadar gerçek olsun ki iliklerime kadar hissedeyim."
Bunu içimden söylediğim için İzgi duymadı tabii. Mumları üfledim. Elini kalbimin üstünden çekti. Alkış tuttu. Enerjisi cidden inanılmazdı. Ben kendimi gülümseye zorluyordum biraz.
"Hemen pastayı kes," dedi. Bıçağı alıp pastayı parçalara ayırdım. Zaten iki kişilikti ve bize fazlasıyla yetecekti.
"Umarım yeter. Geç saatte sadece bunu bulabildim," dedi. Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATIRA KASIMPATI (GxG)
RomanceSöylenecek çok söz vardı aslında. Gidilecek yollar, aşılacak engeller vardı. Birlikte tecrübe edilebilecek birçok olay yaşayabilirdik. Hayata öfkeleniyorum ama öfkemin en büyüğü kendime, her suçu da hayata atarsak halimiz ne olur? Bir ömre sığdırma...