| 41 |

369 47 32
                                    

(İzgi'den)


Dolu dolu geçen günün ardından keyifli bir akşam yemeği yedik. Yemeğin üstünden yarım saat geçtikten sonra güzel bir sütlü tatlı söyledi. Midemde bir yudum su için bile yer kalmadı. Karmen'in vesilesiyle tanıştığım insanlarla yollarımız 22.00 gibi ayrıldı.

"İstersen gezebiliriz," dedi ama adım atacak dermanım kalmamıştı. Başımı hızlıca sağa sola salladım.

"Bence otele gidelim ve yatalım."

"Yarın bize daha çok zaman ayıracağım, merak etme," diyerek kolunu belime attı. İleride bizi bekleyen arabaya doğru yavaş yavaş yürümeyi sürdürüyorduk. Rüya Hanım yine bilerek bizden önde yürüyordu.

Yanağımdan, boynumdan öptü Karmen. Burnunu öptüğü noktaya yasladı. Gülümsediğini hissediyordum. Böyle yapması bana yardımcı olmuyordu. İçimde harlanmayı bekleyen bir ateş vardı. Kasıtsız olarak bu ateşi harlıyordu. Kasıtsız diyorum çünkü uykusuz ve hareketli bir gece geçirmek istemeyecek kadar yorgun olduğunu tahmin edebiliyordum. 

Başımı soluma çevirdim. Alt dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Hava biraz serin olsa da Karmen'in yüzü ve dudakları sıcacıktı. Ben dışarı çıktığımız andan itibaren yanaklarımın soğumaya başladığını hissediyordum.

"Fena yorgunum," diyerek arabaya bindi. Yana kayarak bana da yer açtı. Kucağına oturarak gidecek halim yoktu zaten. Başını omzuma yasladı. O güzel yüzüne bakmak için başımı eğdim. Gözlerini karşıya dikmiş yolu izliyordu. Benim baktığımı fark edince gözlerini bir anlığına benimkilere doğru kaldırdı fakat bu bakışı kısa tuttu. Gözlerini yumdu. Dudaklarımı büzerek öne çıkardım. Alnından öptüm. Tepkisi sadece küçük bir tebessüm oldu. Dayanamayıp bu kez yanağından öptüm. Kollarını belime doladı, başını daha rahat yaslayabilmek için iyice yanaştı. 

Kolumu yandan omzuna attım ve çenemi başının üstüne yerleştirdim. Saçlarının kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapattım. Otele gidene kadar böyle gözlerimi dinlendirmeyi, sevdiceğimin kokusuyla huzur bulmayı planlıyordum.

____________________________


Dün Akşam

(Yazardan)


Rengin ve Güzay bir saattir oturuyorlardı. Güzay'ın sessizliği ona anormal geliyordu. Onu ilk kez böylesine sessiz görüyordu. Daha önce ablası ve Güzay'ın tartıştığı zamanlarda da bu şekilde sessizleştiğine şahit olduğu birkaç an oldu fakat onun bu hali tam anlamıyla bir ilkti.

Sesindeki meraklı tınıya hakim olamadan "Sen iyi misin?" diye sordu. 

Bunu ona sormaktan nefret etse de kendini tutamamıştı Rengin. Güzay, düşünceler içinde boğuluyor gibi, Rengin'in oradaki varlığını reddediyor gibi gözlerini gözleriyle buluşturmama konusunda inat ediyordu. Karmen'i zihninden kovmak istiyor, buna çabaladıkça Karmen zihninde daha çok yer buluyordu. Güzay bundan hiç mi hiç hoşlanmamıştı çünkü sanki caddelerce yürümüş ama en sonunda başa dönmüş gibi hissettirmişti. Başa dönmek, aslında bir adım bile ilerleyememiş olmak ona göre değildi.

Rengin'in sorusunu duymaması ise başka bir olaydı.

"Güzay," dedi meraklı sesle. Eliyle bileğini tutacağı esnada temasa gerek olmadığını düşünüp hızlıca geri çekti. 

Güzay bu seslenişini duymuş ve gözlerini Rengin'e çevirmişti.

"İyi misin diye sordum ama çok dalgınsın. Duymadın bile."

HATIRA KASIMPATI  (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin