| 28 |

387 50 24
                                    

İki Hafta Sonra

(Yazardan)


Okula nasıl geldiğini ve dersleri ne kadar verimli dinlediğini anlayamadı Rengin. Sınıfta birkaç kez öksürmek zorunda kalmıştı. Şu an ders arasında oldukları için koridorda oturuyorlardı ve azıcık da olsa rahat etmişti. Dünden beri kendini iyi hissetmiyordu. Ebru, yeni aldığı ama kapağını dahi açmadığı su şişesini arkadaşına verdi. Rengin minnetle ona baktı. İçtenlikle gülümsedi.

"Şifa olsun."

"Sağ ol Ebru," dedi. Şişenin kapağını çevirdi. Suyu içerken boğazı acıdığı için yüzünü ekşitti. Ebru bu sırada onu izliyordu.

"Boğazım çok fena," dedi sızlanır gibi. Başını geriye, duvara yasladı. Bu hareket boğazının daha çok acımasına sebep oldu.

"Sesinden anlaşılıyor. Yüzünün rengi de solgun."

Elini Rengin'in alnına koydu. Rengin aslında çok yakın durmak istemiyordu ama vücudu istemsiz o tarafa düşüyordu. Ateşi olmadığını fark edince içi rahatladı, elini indirdi Ebru.

"Ateşin yok en azından. Son derse kadar bekleme, eve git. Önemli notları ben sana sonra veririm."

"Sen günlerdir derste not almıyorsun be," diye takıldı ona Rengin. Ebru elindeki karton bardağın dibindeki kahveyi çalkalarcasına salladı. Son yudumu da içti.

"Kartonda kahve içmekten hiç hoşlanmıyorum ya."

"Ablam da sevmez," dedi Rengin. Şu an konuyu buradan ablasına bağlaması yüzünün asılmasına sebep oldu. Boğazının daha çok kuruduğunu hissetti.

"Sevilecek gibi değil. Kartonun tadı kahveye geçiyor gibi oluyor."

Çöpünü attıktan sonra Rengin'in karşısına dikildi.

"Doğrudan eve gitmek için yarım saatin var."

"Dakika mı tutacaksın manyak? Hem ben gitmek istemediğimden emin değilim."

"Çalışkan öğrenci oldun başıma ya."

Gülünce ciğerleri batıyor gibi hissetti Rengin. Ellerini karnının yanlarına yerleştirip bastırdı.

"Bebeğim, sen son derse kadar dayanamazsın. Üstelik şu an saat bir ve en yakındaki dersin başlamasına yarım saat var."

"Pes edeceğim zaten. En önemli dersi kaçırmış olacağım ama dayanamayacağım."

"Sırf senin için bile olsa not alırım ben," dedi Ebru. Arkadaşının omzunu hafifçe sıktı.

"Eve geleyim mi seninle?"

"Yok ya. Oraya kadar yorulma," deyip ayağa kalktı. Elini ağzına kapatıp öpücük atarak geri indirdi. Ebru kahkaha atarak karşılık verdi.

"İyiymiş. Arada böyle öpücük atalım birbirimize," dedi. 

Çantasını zor zahmet omzuna astı Rengin. "Görüşürüz."

"Görüşürüz. Kendini sıcak tut."

Çıkış kapısına yürümek dahi şu an ona zor geliyordu. Güçlükle attığı adımlarla çıkışa yöneldi. Güzay'ın onu beklediğinden habersizdi. 

Dün gece iki kez aradı fakat Rengin cevap vermedi. Bu onu sebeple merak etti ve şansını denemek için buraya geldi. Rengin'in onu görünce sinirleneceğini biliyordu. Her şeye rağmen Rengin'i düşünmeden geçen bir günü yoktu. Öyle ya da böyle Rengin bir şekilde gününün içine dahil oluyordu.

HATIRA KASIMPATI  (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin