Hoş geldin ya mübarek😁💅 Keyifli okumalar diliyorum.. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfennnn.. 💖💘💗💕💞💓
***
Hızlı adımlarla metro durağına doğru koşuyordum. Koş koş koş onu bulana kadarr! Şansıma -bugün hafta sonuydu- cadde çok kalabalıktı. Her zaman öyle? Ne kadar hızlı olabilirsem o kadar hızlı olmaya çalışıyordum çünkü bugün de işe geç kalırsam çok sevgili patronum içimden geçebilirdi. Ersin üzgün, yani patronun Ersin Bey üzgün.. Fazladan paraya ihtiyacım olduğu için hafta sonları da çalışmaya mecburum. Kedim Fındık'a yaş mama yetiştirmek kolay değil vallaha. Makyaj malzemesi almak için de de daha gerçekçi olsun.
Üstüne bir de tek yaşıyorum ve koca bir evin sorumluluğu benim üzerimde. Su, elektrik, doğalgaz, gelir gider, ihtiyaç ve kedim derken fazla para her zaman işimi kolaylaştırıyor. Neden ailene her aramalarında param var diyorsun o zaman???
Burada güzel bir üniversitede lojistik okudum ve staj dönemimden beri bir şirkette çalışıyorum. Sağ olsun amcamın oğlu Tayfun abi çok yardımcı oldu.. Bu yüzden iş konusunda zorluk yaşamadım. Zaten ben arabaları falan çok severim.. Tek güvencem ahahah!
Üç senedir bu şirkette çalışıyorum. Dolayısıyla üç senedir koca şehirde yalnızım. Fındık duysa üzülür bak.. Ailemler İzmir'de, aslen İzmirliyiz. Canım bir izmirliyiz ya.
Tam karşıdan karşıya geçecekken yanan kırmızı ışık ile sessizce bir küfür mırıldandım. Terbiyesiz. Neden şans bugün benimle değildi ki? Ne zaman şans seninle oldu? Doğru, hiç olmadı vallaha.
Yaklaşık iki dakika sonra deşe deşe bastığım tuş ile yeşil ışık yandı ve kalabalık insan topluluğu ile karşıya geçmeye başladım. Kahraman sensin aynen. Ben öylesine telaşlıydım ki jilet gibi takım elbise giymiş adamın birine bodoslama çarptım. Trafik kazası! Adam bir de zürafa gibi. İnsanlara hayvan muamelesi yapma! Elimde ki telefonum, not defterim, her şeyim yere düştü. Almak için kendimi yırtıp, hastalanıp acillik olduğum çanta bile düştü.. O da elinde telefonunu tutuyor olmalıydı ki onunki de yere düşmüştü.
"Kusura bakmay-" diyecektim ki kulağıma dolan korna sesiyle kulaklarımı kapatıp yere çöktüm. Yüksek ses korkunu aşar mısın artık? Kolay değil. Araba burnumun ucundaydı! Burnun kıçında mı?
O her ne yaptıysa, daha sonra herhangi bir korna sesi duymadım.
"İyi misiniz hanımefendi?" dedi kalın bir ses. Eridin eridin. Adam sanki Massimo!
Ellerimi kulaklarımdan çektim ve kafamı kaldırıp adama baktım. Harbiden jiletmiş he! İyi olduğuma dair başımı salladım ve yerden kalktım. Çantamı, not defterimi ve telefonumu da aldım tabii ki yerden. O da benden sonra yerdeki telefonunu aldı ve ceketin iç cebine koydu. Nazikçe koluma dokunup yeniden sordu. "İyi misiniz gerçekten? Siz öyle koşunca boşluğuna geldi, dikkat edemedim. Kusuruma bakmayın." Biz hâlâ yolun ortasındayız? "Problem değil. Ben de dalgındım zaten. Önemi yok. Siz de kusura bakmayın." Gülümsedi ve başını salladı. "İyi günler." Alarko kombi gerçek kombi gerçek konfo- ay ne diyorum? "Size de." dedim ve karşı tarafa doğru koştum. Hâlâ koş anasını satayım.
Metro durağına vardığım zaman içimden ne dualar ediyordum bir ben bir Allah bilir. Yarabbi şükür! Metroya yetişmiş olmanın sevinci ile hemen bindim ve boş bulduğum ilk koltuğa oturdum. Benim böbreğim ezildi içeri girerken! Olacak o kadar.
Başımı geri yasladım ve dört durak sonrasını beklemeye başladım. Vakit akıp giderken boşa zaman harcamamak için çantamdan dün başladığım kitabı çıkarttım. Özdemir Asaf'tan Yalnızlık Paylaşılmaz! Kitabı kaldığım yerden okumaya başladığımda vakit su gibi aktı geçti. Ben de kitabı bitirdim hâliyle.. İnmem gereken durakta indim ve kitabımı çantama geri koydum. Ayrıca telefonumu da koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...