Bölüm 38

14.4K 527 327
                                    

Keyifli okumalar diliyorum. Fazla kontrol edemedim, yazım hatası varsa kusuruma bakmayın..

***

Bade

"Çağatay dur, manyadın mı sen?!"

Beni delirtecek bu adam, yetişin!

"Bir kere öpeceğim, daha yok." diyerek boynuma eğildi umarsızca. Kendimi geri çektim bende. Yok öyle üç köfte yirmi beş.

"Annemler duyar, çekil şuradan!"

"Ne gaddarsın, sana mutfakta yardım etmeye geldim, bana neler diyorsun?"

Derince ofladım ama bir yandan da gülme isteğimi bastıramadım. Dili öyle kıvraktı ki ne söylersem söyleyeyim beni alt üst etmeyi başarıyordu. Hmm demek dili kırvak, ee?

"Hm? Öpeyim?" dedi masum masum attığı bakışları arasında.

"Of Çağatay, of.." dedim ve gel şeklinde başımı salladım. Sırıtarak boynuma eğiliyordu ki biri boğazını temizledi. Bakışlarımız kapıya döndü. Abimdi gelen, annem ya da babam olsa ruhumu çoktan teslim etmiştim zaten. Çağatay'ı da boğardım valla ekstra.

Abim yavaşça mutfağa girdi. "Seni kardeşimin yanında çok görür oldum, ne ayaksın?" dedi elleri cebinde Çağatay'ın dibine girerken. Ukala, sahte bir tavır takınmıştı. Çağatay ise ona aynı şekilde baktı. Ama işte Çağatay bir tık daha uzundu. Çocuk gibiydiler.

Çağatay, "Seviyorum, sorun mu var?" dedi bir gözünü hayırdır der gibi kırarken. Abim sinir olmuş gibi güldü. Bunu zamanında bana çok yaptığı için biliyordum, anlamıştım.. Ama şuan sadece şakaydı.

"Görmim ha seni burada daha." dedi. Biraz Adana ağzı mı yaptı o?

"Hadi ya? Ne yaparsın birader?"

"Ay daral geldi!" dedim oflayarak. Elimdeki sarı bezi onlara yedirmeme son üç..

Abim güldü. "Sen sus kız."

Çağatay da güldü ama uzun sürmedi. "Ona? Benim hatunuma? Sus demek ha!" diyerek Batuhan'ı kolunun altına aldı. Ensesine vurmaya başladı. Abim de garibim Çağatay'ın karnına vurmaya çalışıyordu.

"Sen onun abisiysen, ben de hâlâ senin abinim. Ayık ol çakma Alazoğlu."

"Büyüksün abi, bırak abi! Abi vurma, bıraksana!"

İkisi gülerek boğuşurken elimdeki bezin suyunu alıp katladım. O meşhur finish hareketinden sonra mutfakta işler tamamdı. Derin bir oh çektikten sonra arkamı döndüm. Abim gülerek üstünü düzeltiyordu. Çağatay ise hâlâ ona sataşacak yer arıyordu.

"Bugün gezer miyiz İzmir'i?" dedi abim. Dudak büzdüm ona bakarak. "Eğer isterseniz, tabii ki gezeriz. Neden olmasın?"

"Aden uzanmıştı?" dedi Çağatay.

"Çok yedi farkında olmadan, midesini zorladı. Birde hamile ya iyice zorlanıyor. İyidir ama şimdi, kısa sürüyor o hâlleri."

"Doktora gitsenize bu konu hakkında. Belki başka bir şey vardır. Geçer gider diye geçiştirmeyin."

Abim başını salladı. "İstanbul'a dönelim halledeceğim onu da, Aden'e kalsa çok umursamaz ama ben dikkate aldım. Merak etme."

"İyi bari.." dedim ve hırkamın fermuarını açıp kollarını indirdim. Abim Aden'e bakmak için odaya gitti. Çağatay ise bana baktı.

Göz kırptım. "Hayırdır?"

"Öpeceğim."

"Ya Allah'ım!" dedim gülerek. Bana yaklaştı ve bedenini tezgahlar arasına aldı. Dudaklarıma eğildi. Uzun uzun öpüştük. Giden gelen olmadı mutfağa. Çağatay da yine her zamanki gibi kendini kaptırınca ben frenlemek zorunda kaldım onu. Hem obsesif kompulsif hem de aldığı ilaçlar yüzünden libido seviyesini tahmin etmemek aptallık olurdu.

BADE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin