Bade'nin yaşadığı olaydan bir saat sonra..
"Arayan soran var mı koçum?" dedi elindeki kalemin kapağını açıp kapatırken. Karşısında duran adamı başını iki yana salladı. "Henüz yok abi."
Kaşları çatıldı. "Herhangi bir baskın?"
"Yok abi." dedi bu sefer adam. Yine olumsuz bir cevap vermişti.
"Lan bir telefon bile mi?" dedi sınıra dayanan sabrıyla. Bu günlerde sabrı ile çok sınanıyordu. Üstelik yıllardır sınanıyor oluşundan bıkmıştı.
"Kızın telefonu hiç çalmadı abi."
"Kırdınız mı şifresini?" dedi aklına gelen telefon konusunu daha çok merak ederek.
"Face ID vardı, hallettik abi."
Gri takım elbiseli adam başını salladı ve derince ofladı, koltuğuna geçti. Karşısında duran sağ koluna eliyle git işareti yaptı ve başını koltukta geri yaslayıp iyice olduğu yere yayıldı. Adamı saniyeler içinde bulundukları odayı terk etmişti.
Çağatay denilen itin açığını buldum derken şimdi de elindekinin işlevsizliği ile resmen bir çukura düşmüştü.
Ejder Peres.
Çağatay'ın ezeli çakma İtalyan düşmanı. Çağatay ne kadar önemseme de kimse Ejder'i hafife almamalıydı.
Yıllardır beraberinde sürdüğü takip ile sonunda bir kadın ile bağlantısını yakalamıştı Ejder. Üstelik o kadın şirketine kadar geldiyse kesinlikle Çağatay için bir önemi vardı. Ama Ejder unutuyordu ki, Çağatay burnunun dibine soktuğu sineği bile sorgulardı.
Kızı evden aldıralı bi saat olmuştu ve bayıltmak için kullandıkları yöntem kızda ters tepmişti. Bir saate kalmadan uyanıp ortalığın anasını ağlaması gereken kız, hâlâ elleri ve kolları bağlı şekilde yerdeki minderin üzerinde, cenin pozisyonunda yatıyordu. Üstelik Çağatay'dan da bir hareketlilik yoktu.
Ejder oturduğu yerden kalktı ve masanın üzerinde duran sürahiyi alıp kızın yanına yürüdü. Onun yerde üzerinde yattığı minderin hemen yanına çöktü. Sürahinin kapağını açtı ve kızın başından aşağı tüm suyu döktü.
Ve bingo. Kız irkildi.
Ağzı bağlı değildi. Edeceği feryatları ve çığlıkları duymak istiyordu Ejder..
Kız uyanınca, gülümsedi ve çöktüğü yerden kalktı. Sürahiyi masanın üzerine koydu. Şimdi kıza yukarıdan bakıyordu. Herkese baktığı gibi.
"Günaydın.." dedi tatlı olduğuna inandığı karanlık sesiyle. "Ne çok uyuyorsun be güzelim? Oysa o fazla dakiktir.."
"Ne oluyor?" dedi Bade. "Siz kimsiniz? Ben neden buradayım?"
Ejder bu sefer güldü. "Kıyamam, nasılda salaksın. Kaçırıldığını anlamıyor musun?"
Bade yattığı yerden doğrulmaya çalıştı ama başaramadı. Omzu acıdığı için acı içinde inledi. Elleri ve ayakları bileklerinden ters şekilde bağlanmıştı, üstelik o ipler de arkadan birbirine bağlıydı..
"Ne istiyorsunuz?" dedi acı içinde. "Bakın benim kimseyle bir ilgim yok. Kendi hâlinde bir insanım. Kimsiniz siz?"
Ejder sinirle nefeslendi ve yeniden onun önüne çöktü. Islak saçlarını eliyle kavradığı gibi başını geri çekti. Gözlerinin içine bakmasını istiyordu.
Çığlık attı Bade.
"Kendi hâlinde ha?" dedi tükürür gibi. "Kendi hâlinde?"
"Bırak!" dedi Bade acıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...