Aden & Batuhan
Eşinin, özenle tabaklara kahvaltılıkları bölüştürmesini izleyen Batuhan, hâlâ içinde, masada duran üçüncü tabağın ağırlığını taşıyordu.
Karısı ne olursa olsun, küçük kızları, biricikleri, minik Alazoğlu Güneş'in, ölümünü kabullenemiyordu.
Gece belirli aralıklarla, sanki Güneş yaşıyormuş ve uyuyormuş gibi, uyanıyor, onun üzerini örttüğünü düşünüp geri yatıyordu. Sabahları ise kızının odasına bakmadan aşağı inmiyor ve kahvaltıda onun için de bir tabak hazırlıyordu.
Tıpkı şimdi olduğu gibi.
Batuhan oturduğu sandalyede rahatsız şekilde kıpırdandı ve boğazını temizledi.
"Aden'im."Kocasının kendisine seslendiğini duyan Aden, sözde kızı için hazırladığı tabaktan dikkatini çekip, ona verdi.
"Hm? Efendim aşkım?"Nasıl söyleyecekti Batuhan? Doktor üzerine fazla gitmeden uyarın demişti. Çünkü Aden ne kadar ilaç alırsa alsın, kullanırsa kullansın, yine günün sonunda kızını arıyordu..
"İlaçlarını içtin mi?"
Aden gözlerini kocasından çekti ve hazırladığı tabağa baktı. Ardından derin bir iç çekti. Başını sallayıp sandalyesini geri itti.
"Ben yine unuttum.. Aptal kafam."
Batuhan'da onunla beraber ayaklandı ve sinirli şekilde nefeslendi.
"Kendine aptal deme."
Kolunu boynuna sarıp, saçları arasına güzel bir öpücük kondurdu.
"Sen aptal değilsin.""Öyleyim." dedi Aden gülümserken.
"Kızımız öleli ne kadar oldu ve ben hâlâ onu yaşıyor zannediyorum, ona göre yaşıyorum.. Şimdi ben aptal değilim de neyim?"
Batuhan karısının, bakmaya doyamadığı yüzünü sıcak avuçları içine aldı ve gülümsedi.
"Sen aptal değilsin, sen annesin."Aden'den alaycı biçimde bir tını yükseldi. Yüzünü kocasının, sıcak avuçlarından kurtardı ve birkaç adım geri gitti. Başını iki yana salladı gülerken.
"Anneyim.. Anneyim öyle mi? O zaman neden koruyamadım onu? Söylesene Batuhan! Neden koruyamadım? Anneler korur, kollar, sever, besler, büyütür.. Ben neden yapamadım? Neden koruyamadım onu Batuhan? Neden? Anneysem neden yapamadım?""Senin elinde de-"
"Elimdeydi." dedi Aden ve iki elini açıp avuçlarına baktı. "Elimdeydi Batuhan. Ve ben onu koruyamadım. Ellerimden kaydı gitti."
Batuhan karısının ellerine uzandı. Aden başını çevirince Batuhan yenilmişlikle yutkundu ve kısa bir an kahvaltı masasına baktı. Orada, tam o sandalyede minik bir beden oturuyordu. Olduğunca tüm dişlerini gösteriyor ve elindeki çatalın ucunda olan salatalığı, deyim yerindeyse, kemiriyordu.
Batuhan tüm dikkatini masaya verdi ve yeniden yutkundu. Karşısında gördüğü şey, lanet olası bir oyundu, biliyordu. Şuan içinde olduğu durum onu yanıltıyordu.
Gözlerini masadan çekti ve karısına baktı.
Keşke bakmasaydı."Aden!"
Aden vücudu delik deşik olmuş şekilde, tıpkı küçük kızları Güneş gibi, karşısında duruyordu. Yüzü mermi izlerinden tanınmaz hâlde, bedeni bir harabeden beter gözüküyordu.
"Aden!" dedi yeniden dehşetle ve bir adım geri gitti. Aden yıkılan bir ev gibi yere yığıldı.
"Bak." dedi. Aden'in ağzından kan fışkırıyordu her yere.
"Ben de senin ellerinden kaydım. Ve sen hiçbir şey yapamadın.""Aden!"
Aden yattığı yerden kocasının bağırması ile irkilerek uyandı ve direk sağ tarafına baktı.
"Batuhan?"Batuhan nefes nefese karşısına bakıyordu ve gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
Aden korkuyla komodine uzandı ve sürahiden bardağa su doldurdu.
"İç canım.. Sakin ol."Batuhan titreyen elleriyle bardağı avucuyla buluşturamayınca, Aden bir elinin onun sırtına koydu ve okşarken suyu içmesine yardım etti.
Suyun sadece üçte birini içebilen Batuhan, gözlerini kapatarak yutkundu ve gözünün önüne rüyasının gelmesiyle gözlerini açtı. Karısına döndü.
"Ellerimden kayıp gitmene asla izin vermeyeceğim Aden." dedi puslu gözleriyle.
Bu bir Alazoğlu yeminiydi.
Ama acaba Batuhan, ne kadar Alazoğlu'ydu?***
Neler oluyor ayol😁
Yakında yeni bölümle sizlerleyiz🫠🫶🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...