Bade bu görüntü halis mi ahahaah! Vallaha halis muhlis gerçekti! Tam da şuan, karşımda kahkaha atamadığı için sancılanan Behsat'a şınav çektirirken, dakikada tam 18 kere hapşırmakla mücadele eden bir Çağatay vardı. Bu abimiz gitti kediyi sevdi alerjisini unuttu.. Vallaha kendi kabahati..
Şimdi de hapşırmasına gülen Behsat'tan çıkarıyordu acısını. Behsatgül'ün suçu ne?
"Abi yetmez mi?" diyen Behsat ile kahkahayı patlatmıştım. Behsat'ta gülmemek için resmen aksırıp, tıksırıyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kaçıncı şınavıydı sayamamıştım.. Ben de saymadım bereketi kaçmasın diye.
"Yetmez sana ben dah- Hapşu! Daha neler yapacağım sana! Allah kahretsin şu alerjiyi!"
"Özür dilerim abi.." Nefes nefese konuşmaya çalışıyordu. "Abi boşluğuma geldi.. Vallaha."
Çağatay onu dinlemedi ve hapşırığını tutmak için gözlerini yumarak burnunu sıktı. Derin bir nefes alıp verdikten sorma kızaran burnu ile bana döndü. Anında elimle ağzımı kapattım ve başımı başka yöne çevirdim.
Ben gülmeyeyim diye uğraşırken Çağatay yavaş adımlarla yanıma yürüdü ve karşıma geçti. Gülmemi zorla tutup gülümsedim. Yapmacıktı bak bu. Zort Bade.
"Sen de mi?" dedi burnunu çektikten sonra. "Sen de şu it herife uyup gülüyorsun ha bana?" Evet, başka soru?
"Ama şimd- Komik!" dememle kahkahayı patlattım. Bu anı fırsat bilen Behsat, çalan telefonu ile yerden kalktı ve ellerini birbirine vurdu. Çağatay hemen ona döndü. "Hayırdır lan kalktın? Yat!"
"Abi kurbanın olayım, kollarım koptu." dedi ve çalan telefonu açıp birkaç adım uzağımıza yürüdü. Çağatay'ın bakışları bana dönünce boğazımı temizledim.
"Yok mu bir ilacın falan? Spreyin? Her zaman böyle hapşırmakla mı uğraşıyorsun?"
"Uğraşmıyorum." dedi aksi şekilde. "Kedilerden uzak duruyorum."
"Ama benim kedimi kucağına alıp, sevdin?"
"Boşluğuma geldi Bade, uzatma."
Başımı salladım ve bakışlarımı kaçırdım. Solda duran masaların oraya yürüdüm ve sandalyenin üstündeki hırkamı alıp koluma taktım. İçeri doğru yürüdüm. Uzatma diyor bir de, aptal herif. Aptal demesene iç ses.. Aptal?
Derin bir nefes alıp verdim asansöre yürümeden zemin katta bulunan mutfağa girdim. Yukarıda yine vaktimi film/dizi izleyerek geçireceğim için izlerken ağzımda boş durmasındı.
"Petek Sul-" diyerek mutfağa girecektim ki içeride geçen bir konuşma dikkatimi çekti.
"Sus!" dedi Petek Sultan sessiz bir sinirle. "Çağatay duyarsa seni de beni de kovar!"
Kaşlarım çatılırken şuan içinde olduğum duruma karşı yutkundum. Kapı da dinledik oh.. 10/10 hayat artık. Yes Kaos Yes Kavga..
"Bir şey olmaz be Petekcik." dedi ince bir kadın sesi. "Seviyorum işte anlasana.. O kadar heybetli, o kadar güçlü ki. Beni buraya işe aldığından beri patron gözüyle bakamadım ona. Hem zaten bekar adam, annesi de seviyor beni. Batuhan Bey'in eşi Aden Hanım'da sever beni.. Olmaz mı ya yok mu ihtimal?"
Duyduklarım ile ağzım bir karış açılırken elimde tuttuğu için hırkaya biraz daha sarıldım. Demek ki bir tane mutfak çalışanı Çağatay'dan hoşlanıyordu..
"Çağatay kaç yaşında sen kaç? Daha 18'inde toysun. Çağatay yanlış karar olur güzel kızım, sen dinle beni vazgeç."
Kız bıkkınca ofladı ve tahminen elinde olan bardağı tezgaha sertçe koydu. "Petekcik vallaha sana da love falan anlatılmıyor he!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
De TodoBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...