Bölüm 44 |Final

17.4K 412 606
                                    

+18 sahneler vardır!!⛔

ÜÇ AY SONRA

İnsan, hayatını kendi elleriyle şekillendirir ve iki dudağının arasından çıkan her şeyden sorumludur. Bir hayır, bazen bir evetten daha mantıklıdır; ya da bir evet, bir hayırdan.

Bugün biz, Çağatay ve ben, öyle bir evet demiştik ki, hayatımız hiç olmadığı kadar güzel bir seyir almıştı. Evet dediğim an duyduğum alkış ve ıslık sesleri. Çağatay'ın evet dediği anda işittiğimiz o muazzam uğultu hâlâ kulaklarımda geziyordu.

Nezih bir düğün olmuştu. Fazla kalabalık değildi ve kır düğünü diyebileceğimiz bir konsepte sahipti. Çağatay'ın eski masa arkadaşları gelmişti. Çoğu da evli ve ellerinde oğulları ya da kızları vardı. Eşlerinin yüzleri ışıl ışıldı. Hepsinin yüzünde de bu yeraltı sona erdiği için Çağatay'a karşı konulmaz bir minnet görmüştüm.

Düğünde benim akrabalarım biraz daha fazlaydı. Hepsi Çağatay'ı fazlasıyla merak ettiğinden birazcık abartmışlardı. Ama merak etmeyin sıkıntı çıkmadı çünkü annem olayı güzel şekilde idare etmişti..

Düğünün tek olumsuz yanı, Mihriban hanım'ın gelmemesiydi. Düğünün sonuna denk gelmişti ve oğluna yalandan bir samimiyet gösterip kendince dedikoduları bitirip gitmişti.

Şimdiyse Çağatay'ın, arabayla beraber benim üzerime yaptığı bu muazzam görünen ve göründüğü kadar da muazzam olan villaya girmek üzereydik.

"Gel bakalım güzel karım.." dedi sırıtarak ve beni kucakladı. Evimize kucağımda gireceksin derken şaka yapmıyormuş demek ki..

Güzel bir kahkaha attım. "Gülüşlerin dolduracak bu evi." dedi hemen ardımdan. "Öyle çok güleceksin ki gözlerin sadece mutluluktan yaşaracak."

Gülümsedim ve dudaklarımı uzattım. Bana kısa bir öpücük hediye etti. İçeri girdiğimiz gibi ayağıyla kapıyı örttü ve mis gibi temizlik kokan evin havasını içimize çektik. Çok güzel ve ferah bir evimiz vardı.

"Çağatay hava yolları sizi nereye götürsün Bade hanım?" dedi ben onun kravatını açmışken. Burnuma ufak bir öpücük bırakmasından sonra konuştum. "Odamıza gidelim Çağatay Bey.. Çok yorgunum, hemen bir duş almak ve sizin kollarınızda uyumak istiyorum." Boğuk bir hırıltıyla, "hmm." dedi ve merdivenlere doğru yürüdü. Eski evden asansöre alışıktık ama bu ev iki katlı olduğundan merdiven işimizi görüyordu.

"İsteğiniz benim için emirdir."

Merdivenleri dikkatle çıktı ve kapıdan yan geçerek kabarık gelinliğime rağmen kolayla içeri girdik. Beni dikkatle yatağa bıraktı. Ben onun gömleğinin üst düğmelerini yıl boyunca açmıştım bayağı. O gömleğini çıkarttığı zaman ona baktım. Karun boşluğundaki kurşun izi hâlâ duruyordu. Vurulduğu ve eve kanlar içinde geldiği günü asla unutamıyordum. Aslında o gün bizi buralara getirendi. Çünkü ben her zaman kaçmayı seçmiştim. Çağatay böyle kötü bir olay yaşayınca da merhamet edip kendi derdimi boşvermiştim. Söylediğine göre Çağatay bana o günlerde aşık olmuş. Önce merhametini ve vefanı, sonra kalbini sevdim, demişti.

"Gelinliğin arkası sende Çağatay Bey.." diyerek arkamı döndüm. Gülerek bir dizini yatağa bastırdı ve omzuma bir öpücük kondurdu. "Hay hay efendim." Fermuarı ve birkaç ipi çözdükten sonra elimle önünden tuttum gelinliği, biraz ağırdı ve tutmazsam düşerdi. Ona döndüm, üst dudağından öptüm. "Beş dakika hemen duş alıp geliyorum, beni bekle, uyuma." Kemerini açarken başını salladı. Ben gelinliği tutarak odamızdaki banyoya girdim. Gelinliği çıkarıp, kenarda durma ve önceden koymayı akıl ettiğim kılıfına geçirdim. Banyo oldukça geniş olduğundan zorlanmamıştım.

BADE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin