1996 / İZMİR
"Hoppala bakalım aslan.."
Mehmet, kucağına aldığı oğluyla arka kapıyı kapattı ve anahtarı cebine koymasıyla kucağındaki oğlu bağırdı. "Baba vey! Benim ayaba!"
Mehmet gülerek cebinden anahtarı çıkarttı ve oğluna verdi. Oğlu hemen anahtarı minik avuçlarıyla kavradı ve keyifle oynamaya başladı. "Ayaba benim!"
"Evet oğlum senin."
İkili eve girdiği zaman onları kapıda gebe haliyle Mihriban karşıladı. Artık son ayına gelmişti kadıncağız. Doğurması an meselesiydi.
Minik Çağatay, "Annecim!" diyerek hemen babasını sattı.
"Aslan oğlum!"
Onların geldiğini araba sesinden anlayıp, aynı mutluluğa kucak açmış olan Mihriban, sevgiyle oğluna sarıldı. Kucağına alamıyordu ama olsundu.."Hatunum." dedi Mehmet ve karısının alnına güzel bir öpücük kondurdu.
"Hoş geldiniz." dedi Mihriban güzel sesiyle. Mehmet karısının karnına eğilip, elbisenin üzerinden, bir. diğer oğluna bir öpücük bıraktı. "Hoş bulduk.."
"Sana da selamlar oğlum.." dedi. Mihriban gülümsedi ve Çağatay'ın kendisini çekiştirmesiyle salona geçtiler. Çağatay heyecanlı heyecanlı gittikleri parkı anlatıyordu.
"Biy tane kaydıyak vaydı annem, kooccamaanndı," dedi ve kollarını iki açtı. "Öyle büyüktü ki babam beni yakalayamadı,"
Mihriban keyifle güldü ve Çağatay zaferle sırıttı. "Yaaaa..." dedi bilmiş bilmiş. "Babamdan da güçlü oldum orada!"
"Seni yerim evlat!" dedi Mehmet ve oğlunu kucağına aldı. Anından gülmeye başlayan Çağatay, babasının kolları arasında olmaktan fazlaca keyif alıyordu.
Mehmet karısına döndü. "Ne zaman döneriz hatun? Vallaha evimi yurdumu özledim."
Güldü Mihriban. "Bir doğursaydım keşke hayatım. Annemden hoşlanmıyor musun yoksa?"
Kaşlarımı çattı Mehmet, "Aşk oldum be hatun, kayınvalidem dünyada bir tanedir.."
Mihriban gülümsedi ve kocasının yanağını okşadı. İkisinin güzel anını Çağatay bozdu. Çünkü koltuktan koltuğa atlayıp, kendince şov yapıyordu.
"Anne! Baba! Bana bakın!" dedi ve karşı koltuğa atladı. Ardından koltukta ters takla atıp yere düştü.
Mihriban, "Aman oğlum!" dedi korkuyla. Ama Çağatay kıkır kıkır gülüyordu.
Mehmet keyifle, "Eşek!" dedi ve Çağatay'ı kucağına aldı. Onu yeniden gıdıklamaya başlamıştı ki annesinin iç çekmesi ile ikisi de durdu.
Mihriban buruşturduğu yüzüyle karnını tutuyordu.
"Sancın mı var hatunum?" dedi Mehmet korkuyla. Mihriban büzdüğü dudaklarıyla başını salladı. "Var ama geçer şimdi, doktor sık sık olur, dayanamazsın gelirsin demişti."
Mihriban derin derin nefesler almaya başladı. Ama geçmiyordu. Beline saplanan ağrıyla bağırdı. "Ah! Mehmet!" Mehmet hemen oturduğu yerden dışarı doğru bağırdı. "Tekin! Arabayı getirin!"
Çağatay annesinin karnını öptü ve elini tuttu. Diğer minik eliyle annesinin alnını sildi. "Ağlama.." dedi titreyen sesiyle. Annesinin ağlamasına dayanamıyordu minik adam. "Geçey.." dedi ve burnunu çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...