Bade
Kulağıma taktığım küpelerin ardından, masanın üzerinde duran glossumu çantamın yanına attım.
Çağatay seslendi o sırada da. "Yavrum hazır mısın?" Sesi yakından geliyordu. Odaya geliyor olabilirdi."Evet aşkım, geldim." diye cevap verdim. Bebişim ağaç olmuştu resmen.
Son olarak parfümde sıktım, çantamı koluma aldım. Telefonumu da şarjdan çıkarttıktan sonra odadan ayrılıyordum ki Çağatay odaya girdi. Demek ki odaya geliyordu seslendiği sırada.
Uzun uzun ıslık çaldı. Bu adamın bana bakarken ışıldayan gözbebeklerini çok seviyordum işte..
"Bade.. Bu elbiseyi giyme demiştim güzelim.. Öyle seksi görünüyorsun ki."
Nazlı nazlı omuz kıpırdadıp, kıkırdadım. "Ama hoşuma gitmişti.. Güzel olmamış mıyım?"
Yavaşça yanıma geldi. Beni belimden kendine doğru çekti ve dudaklarını boynuma bastırıp, ince deriyi emdi.. "Ah, Çağatay.." diye inledim elimde olmadan. Hani ayarı da yoktu bu herifin..
Kulağıma doğru fısıldadı. Bedenimi masa ile arasına alıp konuştu. "Şuan Necip'i arayıp tanışma yemeğini ertelemelerini söyleyecek kadar.." Kulağıma yaklaştırdı dudaklarını ve o kelimeyi söyledi. "...azdım."
Direkt güzel bir kahkaha patlattım. Ama o ciddi ciddi beni öpmeye devam ediyordu.
"Aşkım öpme şöyle." dedim boynumu geriye doğru çekip. "Ben seni şuan deli gibi sevmek istiyorum." diye hazır cevap konuştu. "Çağatay." dedim zar zor. "Sevişirsek şuan.. toparlayamaz ben." Güldü. "Ben toparlarım seni." diyerek elini kadınlığıma götürdü. Elleri hızla çamaşır engelini açıp içeri sızdı. İnledim. Bedenimi kucakladığı gibi duvara yasladı. "Çok ıslaksın.."
"Senin için, daima."
Yarım ağız güldü. Yaptığı işe devam edeceği sırada telefonu çaldı. Bana sırnaşmadan önce masaya bırakmıştı telefonunu..
"Kim bu?" diyerek ayrıldı benden, hafifçe yere indirdi. Nevrim dönmüştü oysa..
Telefonu eline aldı. "Oy Necip oy.." diye sızlanarak aramayı yanıtladı, hoparlöre alıp masaya bıraktı yeniden telefonu.
Beni kendine çekti.
"Söyle oğlum."
Beni öpmeye devam etti.
"Abi bir saat kaldı, anca gideriz yol uzun da biraz.. Hazır mısınız diye şey etmiştim ben?"
Boynumu emmeye devam etti.
"Geliyoruz birazdan, sen ne yaptın?"
"Abla benim balı- şey Ceyda çiçeklere bayılır. Çiçek aldım, yeriz diye de tatlı aldım. Daha ne yapmam gerek?"
Çağatay hafifçe güldü. Necip aşırı heyecanlı konuşuyordu. "Önce bir sakin ol koçum."
"Çok heyecanlıyım abi, mazur gör lütfen.."
"Tamam tamam." dedi Çağatay gülerek. "Sen bahçede bekle iniyoruz şimdi, yengeni alıp geliyorum." Necip kısaca tamam dedikten sonra konuşmayı sonlandırdılar.
Çağatay bana döndü. Ben elbisemi, üstümü başımı düzeltmiştim. "Akşama artık." dedi. "Bu sefer elimden kaçamazsın." Güldüm. "Kaçmak istemiyorum zaten.. Sadece zamanı var böyle şeylerin. Vakitsiz elleşme bir daha." Sırıtarak yanağımdan öptü. Ardından kadınlığıma götürdüğü parmaklarını dudaklarına yaklaştırdı. Hızla eline vurdum. "Çüş Çağatay." Bir şey demeden iki parmağını emdi. "Öleceğim.." dedi ardından. Ben utançla çantama atmayı unuttuğum glossumu çantama sıkıştırmaya çalıştım. Beni çok utandırıyordu. Ve bu çantanın fermuarı neden kapanmıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...