Bölüm 3

41.8K 1K 251
                                    

İçine krema ekleyip karıştırdığım makarna ile beraber çalan şarkı ritmine göre kalçamı bir o yana bir bu yana oynatıyordum. Hadise adamdır ya.

"İstersen bana ukala mukala de.."

Kedim Fındık'ta ara ara miyavlayıp bana eşlik ediyordu. Kedi bir sus diyor haberin yok haahah!

"... özgürlüğüme gölgeyi hakaret sayarım!"

Biten şarkı ile makarnanın altını kapattım ve dolaptan tabak aldım. Neredeyse makarnanın yarısı tabağa koydum ve kokladım. Kaşar rendele az. Fesleğen var mı evde?

Hemen buzdolabına yürüdüm ve kaşar peyniri ile fesleğene uzandım. Kaşarı rendeledim ve makarnanın üzerine serpiştirdim. Ardından bir iki yaprak fesleğen doğradım. Onları da aynı şekilde serpiştirdim.. Immm afiiieedddd.

Çekmeceden kaşık ve çatal aldım. Tabak ile beraber masaya yürüdüm. Onları bıraktıktan sonra geri dönüp dolaptan kola ve buz çıkarttım. Kahve içmek için aldığım büyük bardağa iki tane yuvarlak buz koydum ve üzerine kola ekledim. Üstünde oluşan köpüğü hüpletirken masaya oturdum. Televizyondan internete bağlanıp 'Akasya Durağı'nın kaldığım bölümünü açtım.

Makarnamdan tam bir çatal alacaktım ki Fındığın bana masum masum baktığını gördüm. Kalk kediye yemek ver Bade.

"Ya Fındığım.." dedim ve masadan kalktım. Ödül maması olarak aldığım tavuk aromalı çubuklardan bir tanesini önüne koydum. Yalaya yalaya yediği için etraf çok batmazdı. Başını sevdim ve ellerimi mutfakta yıkayıp masaya geri oturdum. Bu sefer doyurucu bir çatal alabilmiştim. Yarasın koçumaaa.

Akasya Durağı'ndaki Osman Aga'nın kızı Dilek'in motorcu tipli bir çocuk ile kaçtığını görünce burun kıvırdım. "Ne buluyorsun şunda be kızım?" dedim sinirle. Kolamdan bir yudum aldım. Sanki seni duyuyor. SUSAK.

Bölüm bitmeden makarna bitmişti. Yenisi alamayacak kadar doymuştum. Fındık'ta çubuğunu yemişti. Biraz daha oturduğum yerde debelebirken bardakta erimiş olan buzun bir tanesini ağzıma attım. Buz yemeyi sevmeyen yoktu herhalde?

Tabağın içine çatal ve kaşığı koydum. Diğer elime de bardağını aldım. Onları hemen sudan geçirip makinaya koydum. Galiba annemin bana kazandırdığı en güzel alışkanlık buydu. Tekrar tekrar bulaşık ile uğraşmama gerek kalmıyordu.

Mutfakta da işim bitince tezgahta duran telefonuma uzandım ve odaya geri döndüm. Kendimi koltuğa iki seksen attım. Fındık durur mu peki? Hemen kucağımda yerini aldı.

Benim Fındık'ım her iki kulağından %40 duyma engelli. Normalde fazla bir duyma kaybı yok ama henüz minik bir kedi olduğu için çoğu kez beni duymuyor.. O yüzden her şeyi ben düşünüyorum ve genelde o da benden yardım alıyor..

Kucağıma yatan kedinin başını sevdim ve tüyleri üstüne uzun bir öpücük kondurdum. "OOYYYHHHŞ YERİM AĞZINI BURNUNU!" dedim ve yüzünü avuçladım. Sal şu kediyi. Birkaç kez daha öptük ve sonra kendisi kalkıp gitti.

Telefonum titreyince elime aldım. Babam arıyordu. Açtım hemen beklemeden.

"Kızım?" dedi babam o mükemmel sesiyle. Kral geldi kraalll!

"Babacığım." dedim çocuksu sesimle. Babamla konuşurken kaç yaşıma gelirsem geleyim hep çocuk oluyorum..

"Nasılsın diye aradım kızım. Dünden beri konuşamadık."

"İyiyim babacığım sizler nasılsınız?"

"Biz de iyiyiz ne olsun, validenle iki lafın belini kıralım dedik hemen aklımıza sen geldin."

BADE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin