O da gömleğinin düğmelerini açtı, kravatından kurtuldu. Onbeş yirmi dakika ya geçti ya geçmedi. Yol üzerinde bir yerde durdu. Neden durdu diye ona soramadan, cüzdanını kontrol edip indi arabadan.
Market gibi bir yere girdi. Beş dakika sonra elinde poşet ile bindi arabaya. Poşetin içinden bir su çıkardı, ardından peçete. Pamukta vardı, neden anlamamıştım.
Bir dizini kırıp, arabada bana döndü. Poşetin içinden toka çıkardı. Paketini söküp bana uzattı. İtiraz etmeden iyice dağılan saçlarımı ensemde topladım. Birkaç tutam yüzüme düştü ama umursamadım. Kulağımın arkasına sıkıştırdım.
Suyun ağzını açtı ardından. Titreyen çenem ile birkaç yudum içtim. Ardından peçete verdi. Yüzümü gözümü sildim öylesine. Pamuğu gösterdi.
"İstersen su ile sil gözaltlarını. Tam çirkin oldun böyle."
Burnumu çektim ve dudaklarım hafifçe kıvrılırken aynaya bakarak üstünkörü akan rimelimi sildim. Zaten peçete ile burnumu falan uzun uzun sildiğim için makyaj falan gitmişti yüzümden. Pamukta güzel işe yaramıştı.
Kullandığım şeyleri poşete koyarken mırıldandım.
"Teşekkür ederim."
Yüzüme baktı, başını salladı. "Önemi yok, iyi ol da."
Bir şey demeden yine kollarımı yeniden göğsümde birleştirdim ve başımı cama yasladım. Cekete sarıldım iyice.
***
Yazması epey zor bir bölüm oluyor bu 32. Bölüm. Çünkü ortaya dökülmeye nane kalmadı açıkçası.. Altından kalkabilir miyim, bilmiyorum ama her kelimesini hissederek yazmaya uğraşıyorum.
Sınırdan sonra bölüm gecikse bile fazla sürmez, bekleyen herkese şimdiden teşekkür ederim :)
Bölümde görüşmek üzere! 💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...