Çağatay Alazoğlu
Sesi titremişti. Gözlerimi kapatıp yutkundum. Bu olmamalıydı işte. Zamanı değildi.
"Evlatlık mıyım ben abi?"
Kahretsin.
Elimle saçlarımı karıştırdım ve gömleğimi çekiştirdim. Şimdi dünya alem bana dar geliyordu işte. Sakin olmam lazımdı.
Batuhan, "Bir şey desene abi?" dedi umutla. "Değilsin de ne bileyim yanlış duymuşsundur de. Bir şey de?"
"Aslanım." dedim boğazımı temizledikten sonra. "Şimdi.. Burada değil. Evine git ve karına sarıl, onunla ol. Düşünme bunu."
"Siz beni aptal mı sanıyorsunuz ya!" diye parladı.
Ah şu ani parlamaları.. Kime çektin Batuhan sen? Kime..?
"Ben aptal değilim. Söyle ne biliyorsan öğrenmek istiyorum. Ben günlerdir düşünüyorum ve tek başıma savaşıyorum. Bu lanet mafya hayatının içinde bir de evlatlık olduğumu öğreneyim tam olsun amına koyayım. Söyle ne biliyorsan bana!"
"Batuhan şimdi değil."
"Şimdi! Tam da şimdi! Eğer bir şey söylemeyeceksen dna testi yaptırır ben öğrenirim. Bakalım o zaman nasıl şimdi değil diyeceksin?"
Arkasını dönüp gidiyordu ki konuşmamla durdu. Dinledi. Bana dönmedi.
"Öğreneli çok olmadı." dedim sakin bir ses tonuyla. "Öyle yıllardır saklamıyorum ben annemin aksine. Bir ay ya oldu ya olmadı."
Bana döndü. "Neden?" dedi sadece. "Neden?"
"Bilmiyorum." dedim ve ellerimi iki yana açtım. "Bende çok memnun sayılmam yani Batuhan bu durumdan. Öğrendiğim zaman kendime gelmem günlerimi aldı. Sen benim elimde büyüdün Batuhan. En sevdiğin renkten yemeğe, oyuncaktan müziğe kadar her şeyini bilirim. Neye sinirlenirsin veya ne zaman üzülürsün.. Hepsini bilirim. Ve seni bu kadar ezbere bilirken annem kalkıp bana Batuhan öz değil dedi. Bu duyupta idrak etmesi ne denli zor bir cümleydi biliyor musun? Yıllarca elimde büyüyen ve kardeşim dediğim çocuk ile aslında hiçbir kan bağım yok. Ne kadar korkunç değil mi?"
"Beni evlatlık aldıklarını dair bir şeyler hatırlıyor musun?" Sesi titriyordu.
"Hayır yani en geri altı yaşımı hatırlıyorum. O zamanda vardın yani sen, kimse seni o zamanlarda getirip al bu kardeş demedi."
Konuşmadı.
"Fotoğraflarımız var be oğlum, kundaktasın daha ama koltukta oturmuş ben seni kucaklamışım. Otuz iki diş ama olmayan dişlerine sırıtıyorum.. Kim bu kareye bakıp biri evlatlık diye varsayım yapar?"
Yine bir şey demedi.
"Seni hiç ayırmadılar Batuhan. Böyle bir ihtimal söz konusu bile olamaz. Hatta bana ne yaptılarsa sana iki katını yapmalarını istedim ben. Çünkü tek kardeşim sendin ve senin mutlu olman.."
"Abi.." dedi titreyen sesiyle.
"Senin mutlu olman her şeyden önemliydi ki hâlâ öyle. Şuan karşımda böylesin diye içim kavruluyor. Tamam çok kavga ediyoruz. Çok tartışıyoruz ama sen benim kardeşimsin. Öyle ya da böyle kardeşimsin."
Sol gözünden bir damla yaş düştü, soğuktan kızaran yanaklarına. O hep biraz daha sulugözdü zaten. Gizlemeye çalışırdı ama asla ben kadar duvar beton olamazdı.
"Ben kimim abi?" dedi feryat edercesine. "Kimim ben?"
Çaresiz hissettim. Hem de en az, birazdan ölecek kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...