Bölüm 2

49.3K 1.2K 677
                                    

Çağatay

"100 metre sonra köşede dur Yavuz."

"Emrin olur abi."

Batuhan'ın eşi Aden yine bir yerde 'kızımı buldum' feryatlarına teslim olmuştu. Şirketten nasıl çıktım, nasıl buraya geldim inanın bilmiyorum.

Batuhan, beni aradığı zaman arkada Aden'in kriz geçiren sesi fon müziği gibi geliyordu kulağıma. Batuhan da ağlamama yeminini bozmuş deli gibi ağlıyordu telefonda.

"Abi yalvarırım gel." demesini duymam benim için son nokta olmuştu. O sesinin çaresiz tınısı beni yeniden kahretti.

Batuhan ve Aden seneler önce, iş için gittiğimiz Londra'da bir kafede tanıştılar. İkimiz de henüz toyduk. Aden, Batuhan'ın siparişini karıştırınca garip bir karışıklık olmuştu. Bunun sonuncunda da ikisi tanışmıştı. Ben onların ilişkilerine an ve an tanık oldum çünkü orada bir seneye yakın kalmıştık. O bir sene içinde birbirlerini sevdiler ve saygı duydular. Aşık oldular.

Biz Türkiye'ye dönerken de, Aden bizimle geldi. Batuhan onu ailemiz ile tanıştırdı. Annem en başta biraz soğuk davransa da, Batuhan'ın gülen gözleri onu hemen ikna etti. Babam ise dünyanın en soğuk adamı olduğundan Aden onu anlayışla karşıladı.

Bizim yaşantımız kısıtlı, zor ve tehlikeli.

Hayatımıza aldığımız bir duygunun bile bedeli bize kesilir. O yüzden, en başından beri korkar olmuştuk birilerini sevmeye. Ama Batuhan aşka engel olamadı. Kimse engel olamazdı ya zaten..

İlişkilerinde ikinci seneleriyken ciddi adımlar atmaya başladılar. Aden'in ailesi bize geldi gitti, biz onlara gittik geldik. Aileler birbirini tanıdı ve tanıştıklarından iki buçuk sene sonra evlendiler.

Evlendikten bir sene sonra Aden hamile kaldı. 26 yaşımda amca olmak ve Batuhan'ın 24 yaşında baba olması bize hayatın tattıracağı en güzel duygulardan biriydi.

Günler, aylar geçti. Aden doğum yaptı; Güneş doğdu, bizim Güneş'imiz.

Batuhan gördüğüm en ilgili babaydı, Aden de en ilgili anne. Yer yer zorlansalarda, hep beraber Güneş'in üzerine titriyorduk.

Güneş Alazoğlu. Alazoğullarının tek minik üyesi. Tek torun..

Onun nasıl büyüdüğünü asla anlamadık. O kadar güzel ve sevimli bir çocuktu ki gören herkes dönüp bir daha bakardı.

Annesi gibi saçları, babası gibi gamzesi vardı. Boncuk boncuk gözleri Allah'ın ona verdiği en tatlı şeylerdi.

Günler hızlı geçti. Güneş bir yaşına girdi, iki yaşına, üç yaşına, dört yaşına girdi. Her gün sağlıkla büyüdü ve daha da güçlendi.

İlk baba deyişinde Batuhan'ın çocuk gibi sevinmesini hâlâ unutamıyorum..

Beni gördüğü zaman, "Acaaa pakaa dideeeliimiiii?" demesini hâlâ unutamıyorum..

Ve o gün, o araçtan delik deşik olmuş bedenini kucaklayışımı da unutamıyorum..

Yeğenimin hain bir suikaste kurban gidişini hâlâ yediremiyorum. Kimin yaptığını öğrenip, o adamın yedi ceddini kurutmamıza rağmen böyle bir kayıp vermemizi yediremiyorum..

Aden Güneş ile şirkete geliyor. Güneş arabadan inmeden pamuk şekerciyi görüyor ve annesinden almasını istiyor.. Güneş kemerini çözerken yere tokası düşüyor ve onu almak için eğiliyor.. O arada annesi arabada inip pamuk şekerciye doğru gidiyor.. Ne oluyorsa o an oluyor işte. Siyah bir jeep arabanın yanında duruyor ve santim santim kurşuna diziyor.

BADE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin