"Bade Hanımın anne ve babası polise ihbarda bulunmamış daha abi. Tayfun mudur nedir bir adam varmış onunla iletişime geçmişler sadece. Bade hanım ile amca çocukları oluyorlar. O da bugün saat 13:00 ve 14:00 arası Bade Hanımın evinin oralarda görüldü. Ama eve falan gitmedi abi."
"Anladım.. Kediyi ne yaptınız?"
"Veterinerde abi. Aç kalınca biraz bitkin düşmüş. Ev kedisi olduğu için savunmasız. Seslendik evde o kadar, en son yatağın altında bulduk."
"Kedi sağır, söylemeyi unuttum size."
"Olsun abi hallettik biz. Siz eve geçince getiririm ben kediyi."
"Tamamdır."
Günlerdir kesmediğim için uzayan sakalımı kaşıdım ve geri yaslandım. Bade'nin ailesini en etkisiz ve olaysız şekilde sorun olma ihtimalinden silmem gerekiyordu. Çünkü mantık olarak iki gündür kızlarıyla iletişime geçmemişlerdi ve olası bir şeyde işin içine polisi katabilirlerdi.
"Birazdan uyanır Bade. Ben alıp onu eve geçeceğim. Evde durumlar nasıl?"
"Yemek hazırlattım abi dediği gibi. Evde bir tane sinek bile yok. Tek siz olacaksınız. Sadece kapıda ve çevrede biz olacağız."
"Tamamdır Behsat." dedim ve oturduğum yerden kalktım. Çayımdan son bir yudum daha alıp masaya koydum. Behsat çöpleri alırken ben de Bade'nin odasına doğru yürüdüm.
Kapıyı yavaşça açtığım zaman yatakta oturur hâlde buldum Bade'yi. Beni görünce gerildi.
"Günaydın." dedim ve kapıyı örttüm. "Aslında sana günaydın, bize gün ayalı çok oldu." Kolunda serum yoktu. Demek ki hemşire gelip çıkarmıştı.
"Nasıl hissediyorsun?" dedim. Bana cevap vermeyince yeni bir soru ile cevap vermeye itiyordum onu.
"Gitmek istiyorum."
Derin bir nefes alıp verdim ve cama yürüdüm. Ellerimi cebime koydum ve dışarıya göz atmaya başladım.
"Sana diyorum." dedi.
Gülümseyerek döndüm ona. "Nasıl oluyormuş?"
"Ne nasıl oluyormuş?" dedi ters bir ifadeyle.
"Cevap alamayınca, nasıl oluyormuş?"
Gözlerini devirdi ve önüne döndü. Ellerimi cebimden çıkarttım ve yanına yürüyüp karşısına oturdum.
"Bir kez konuşacağım." dedim yüzüne bakarken. Bana tedirgin gözlerle bakıyordu ama cesur görünmeye çalışıyordu.
"Bu hastaneden tek çıktıktan sonra, en fazla üç gün yaşarsın. Belki de evine gittiğin akşam, huzura kavuştum diye düşünürken hakkın rahmetine kavuşursun."
"Ölümden çok fazla bahsediyorsun."
Histerik şekilde gülümsedim ve geri yaslandım. "Çünkü onunla yaşıyorum."
"Sadece gitmek istiyorum. Günler önce yanlışla çarptığım bir adamdın. Şimdiyse bu şekilde yakın olamamız ve benim senin yüzünden kaçırılmış olmam, üstüne üstlük beni senin kurtarman, silahlar, cesetler, kötü laflar.. Ben ne içine düştüm bilmiyorum! Bildiğim tek şey gitmek istediğim. Annemi özledim, ben babamı istiyorum. Kedimi istiyorum."
"Kedin güvende, benimle eve geldiğin zaman onu görebileceksin. Ailenden yana da problem yok. Olanı biteni bizi sıkıntıya düşürecek kadar anlatamadığın sürece onlarla da iletişime geçeceksin."
"Şart koşuyorsun?"
"Hayır, bir kez konuşuyorum sadece. Tekrar etmekten hoşlanmam."
"Seninle gelmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...