Saat on iki civarlarında evin bahçesine giriş yapmıştık. Aden üstündeki tüylü, kalın hırkasıyla karşıladı bizi. Bahçedeydi, hamağın oralarda.
"Hoş geldiniz.." dedi gülümseyerek. Bakışları bana döndü. Kollarını uzatınca aynı sıcaklıkla sarıldım. "Hoş bulduk."
Batuhan Aden'e yaklaşıp dudağının kenarından öptü. Aden bana kısa bir bakıp kızarınca güldüm. Aden Batuhan'ın kolunu sıktı, bir şeyler dedi ama duyamadım sesi kısıktı.
"Naber hatun? Yemek yedin güzelce değil mi?"
Aden başını tıpkı bir asker gibi salladı. "Tabii ki yedim canım, aç asla duramam.. Ama bir sorun var, Çağatay hiçbir şey yemedi. Üstelik gece alması gereken ilaçları da almadı."
Batuhan derin bir nefes alıp verdi. "Bu adam valla beni sinir ediyor artık ya.."
Bana baktı. "Haydi Bade yürü, şu herif iki lokma yesin. Hadi."
Derin bir nefes alıp verdim ve önden yürüdüm. Üstümdeki hırkayı çıkarıp astım. Işıklar loş şekilde açıktı ve Çağatay büyük ihtimalle yukarıdaydı.
Asansöre bindim ve üst kata çıktım. Kalbim ağzımda atıyordu. Önce odasının kapısına geçtim ve kapıyı çaldım hafifçe. Ses gelmeyince içeri girdim. Yatağı bozulmamış ve düzgündü. Kaşlarım çatılırken bir diğer kapı olan kendi odama yürüdüm. Kapıyı hafifçe açtım ama gördüğüm manzara karşısında resmen canım yanmıştı.
Çağatay benim yatağımda yatıyordu. Sırt üstü uzanmış, bir koluyla gözlerini kapatmıştı. Fındık'ta ayak ucunda kıvrılmıştı.
Manzara hem hoşuma gidiyorken hem de canımı yakmıştı.
Çağatay uyuduğu için dokunmak istemedim ama ona olan özlemim aşırı ağır basmıştı şuan. Resmen kollarına atlayıp onu nefessiz kalana denk öpmek ve sarmak istiyordum.
Öncelikle diye düşündüm üzerimi değiştirsem iyi olur. Odada fazla ses yapmadan kıyafet aldım kendime ve üzerimi giyindim banyoda. Duşu daha yeni aldığım için ihtiyacım yoktu. Kirlilerimi sepete atınca odaya döndüm yeniden.
Fındık yattığı yerden doğruldu ve esneyip gözleriyle etrafı tarafı. Beni algılayınca hemen yattığı yerden fırladı ve deli gibi miyavlamaya başladı.
Hay Allah!
Çağatay korkarak uyanmaktan nefret ederdi!Derken.. Çağatay irkilerek açtı gözlerini. Ben ise kucağıma aldığım Fındık'ı öperek sakinleştirmeye çalışıyordum ama Fındık benim kokumu aldıkça daha da bağırıyordu.
Çağatay yattığı yerden, "Fındık?" diye doğruldu. Ve o an gözlerimiz buluştu.
"Ha siktir." dedi ve iki eliyle yüzünü kapatıp ofladı. Benim el kremlerimin olduğu çekmeceyi açtı ve bir şeyler bulmaya çalıştı.
"Nerede.. Nerede bu anasını siktiğimin ilaçları. Nerede.. Yine görmeye başladım. Bana yine geliyorlar, nerede.."
Gözlerim dolarken Fındık'ı kucağımdan indirdim. Boğazımı temizledim ve yanına yürüdüm.
"Çağatay.." dedim ve hafifçe omzuna dokundum. Elleri durdu ve dokunduğum omzuna baktı.
"Bu sefer ki dokunuyor ve hissediyorum.. İlaçları aksatan aklımı sikeyim ben."
"Çağatay ben hayal değilim." diye direttim ama bana mısın demedi.
"Her gördüğümde böyle diyorsun ama ilaçlarımı içince gidiyorsun."
Gözümden akan yaşı sildim. "Gerçeğim yemin ederim. Baksana bana."
Bana bakmadan eline aldığı ilacı açtı ve hiç düşünmeden bir tane yolladı boğazından aşağı. Ardından da komodinin üzerinde duran yarım suyu içti.
"Gideceksin.. Alışamamam lazım şimdi gideceksin.."
"Çağatay.." dedim titreyen sesimle. Elini tuttum.
"Bak bana gerçeğim. Bakarsan anlayacaksın zaten."
Gözlerini önce elime ardından bana dikti. Sert şekilde yutkunduğunu resmen görmüştüm.
"Gerçek misin?" dedi çocuk gibi. Başımı aşağı yukarı salladım hızla. "Yemin ederim gerçeğim."
***
Şimdilik alıntı ile idare edin inşallah yarım bölüm gelirrrr
öptüm dudaktan sevdim yanaktan bay bay
ağgöaüaiqisqğsiwşföt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BADE +18
RandomBade Çakmak Çağatay Alazoğlu & Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan.. Karışan telefonlar ile beraber peşi sıra gelişen olaylar silsilesi onları birbirine mahkum iki insan haline g...