İyi okumalar...Masada Ömer'in yanına oturmuş kollarımı beline sarıp kulağımı kalbine yaslamıştım, kalp atışları o kadar güzeldi ki dinlediğim tüm müziklere tercih ederdim.
"Kaç gün kaldı kavuşmamıza?" İç çekerek sorduğu soruya gülümsemeden edemedim.
"Bilmem, ben sen sayıyorsun diye saymıyorum."
"Bugünü saymazsak on yedi gün kaldı ve şunu fark ettim ki biz düğüne yaklaştıkça birbirimize vakit ayıramıyoruz." Sessizce kıkırdadım, haklıydı.
"Normal canım çünkü bir sürü iş oluyor koşuşturma içerisindeyiz. Hem evlenince kendi evimizde bol bol vakit geçirebileceğiz bir de böyle düşün."
"Haklısın, bu arada hâlâ bakınıyorum evlere ama bir şey çıkmıyor."
"Ben de bu konuyu konuşacaktım seninle bak unutmuştum iyi hatırlattın."
"Hayırdır inşallah?"
"Düğüne kadar ev bulamazsak geçici olarak burada kalalım diyorum, rahatsız olmazlar biliyorum ama annenlerde kalmayalım. Zaten ev dayalı döşeli Demet de ben gidince buradan çıkıp ailesiyle olan eve geçecekti."
"Benim evim sensin güzelim senin olduğun her yerde ben yaşarım." Kocaman gülümseyip yanağına bir buse kondurdum.
"Dediğim gibi bana hiç fark etmiyor ama Demet'le sen yine de bir konuş bence." Mutfak kapısına vurulunca Ömer'den ayrılıp ayağa kalktım. "Gel" kapı açılıp Demet içeriye girdi.
"Kusura bakmayın çay alacaktım."
"Ne kusuru saçmalama." Demet'e yardım edip Yusuf'la ona çay hazırladık. Mutfaktan çıkınca bende hemen arkasından çıkıp kapıyı kapattım. "Demet" Elinde bardak tepsisiyle bana döndü.
"Ömer'in söyledikleri için konuşacaktım, bir an da öyle bir çıkış yaptı ama inan sizin içindi yanlış anlama lütfen."
"Defne saçmalama tabii ki yanlış anlamadım hem haklıydı da birbirimize çıkışarak bir yere varamazdık."
"Peki sakinleşebildiniz mi?"
"Yani biraz daha iyiyiz şuan konuşuyoruz işte bakalım."
Gülümseyip tekrar mutfağın kapısını açıp içeriye girdim ve yerime oturdum.
"Bir sorun mu var?"
"Yok hayır, sakinleştiler mi merak ettim daha iyilermiş."
"İyi bakalım." diyerek kolunu masaya, yanağını da eline yaslayıp beni izlemeye başladı. Bu anı bozmak istemiyordum ama dün olan durumu anlatmam gerekiyordu bir yandan. Bir elimle kucağında olan elini tuttum.
"Ömer benim sana söylemem gereken bir şey var ama endişelenip telaş etmene gerek yok her şey yolunda." konuşmamla elini masadan çekip ciddi bir şekilde bana döndü.
"Dün annemlerde kaldım biliyorsun Demet nöbetteyken evde tek kalamıyorum. Yemek sırasında bir an da astımım tuttu hemen ilacımı kullandım biraz bahçeye falan çıktım iyi geldi, annemler baya korktular uzun zamandır yanlarında kriz geçirmemiştim ama şuan çok iyiyim merak etme."
"Gerçekten iyi misin, bak hastaneye gidip bir kontrol ettirelim istersen." Elini hafifçe sıkıp sakinleştirmeye çalıştım.
"Gerek yok cidden iyiyim, yemekte aklım hep sendeydi operasyona gideceğini söylediğinden beri düşünüp duruyordum iyi mi, yaralandı mı, her şey yolunda mı gibi işte kendi kendimi strese soktum."
"Güzelim bilseydim seni bu kadar düşündürüp astımın için kötü olacağını söylemezdim. Haberin olsun ulaşamazsan telaşlanma diye söyledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADENİZ RÜZGARI
Novela Juvenil"Bir an önce evlenip sana doyasıya sarılmak elini tutmak özgürce yaşamak istiyorum çok mu şey istiyorum yani?" "Sabreden derviş muradına ermiş canım." "Sen bana canım mı dedin?" "Öyle mi dedim olabilir." "Defne" "Efendim" "Seni çok seviyorum iyi ki...