Operasyon hazırlığı

3 1 0
                                    

     Sırtlan, yanında biri Celal olan iki kişi ile birlikte, bir haftadır İki Numara'nın bahsettiği gazetenin köşe yazarını takibe almıştı. Bazen beraber, bazen ayrılarak onun nereye gittiğini, aracı ile hangi güzergâhı kullandığını, gittiği yerlerde ortalama ne kadar oyalandığını, titiz bir şekilde not tutuyorlar, hiçbir ayrıntıyı gözden kaçırmamaya çalışıyorlardı.
     Saatlerdir, gazetecinin evinin karşısındaki kafeteryada oturan bu üç kişi, sakin bir şekilde ayağa kalktı. Sırtlan'ın bir göz işareti ile dışarı çıkarak yürümeye başladılar. Araçlarını iki sokak öteye park etmişlerdi.
     "Bakın, yarın burada kıyamet kopacak ve ben arkada bırakılan hiçbir delil görmek istemiyorum."
     "Tamam şef, sen iste yeter ki, biz bu ..."
     "Kısa kes!" diye bağırdı. "Bomba düzeneğini, gazeteden çıktıktan sonra her zaman alışveriş yapmak için uğradığı plazanın kapalı otoparkında yerleştirin. Gazeteden herkes çıktıktan sonra o çıkıyor, alışveriş için uğradığında vakit epey geç olduğundan, otopark o saatlerde sakin olur. Ama siz yine de bomba yerleştirme işlemini, bizim adamımız olan güvenlik görevlisinin nöbetine denk getirin... Ne olur ne olmaz. Hem daha rahat çalışırsınız. Bu gece bu işi bitirin." derken, yüzündeki bir haftalık sakalını sıvazlıyordu. "Ben de yarın sabah erkenden bu kafeteryada taze portakal suyumu içerken, aha bu sokağa aracını park ettiğinde, evinin bahçesine girer girmez, cep telefonumun bir tuşu ile bumm! Aracı toz olacak."
     Celal sırıttı. "Sen hiç merak etme şef."
     "Neye canım sıkılıyor biliyor musunuz koçlar? Uğraşacağız, didineceğiz ama kalemi götüne giresice herifi öldürmeyecekmişiz. Bak bak... Sadece kulağını çekecekmişiz." dedikten sonra hırsla yumruğunu diğer avucunun içine vurdu. "Ulan bu İki Numara'nın işlerine akıl sır ermiyor," dedi ama sonra ona da hak verdi. "Ama ne yapsın o da emir kulu. 'Öldürülmesin' demişler. Tepeden öyle diyorlarsa, vardır bildikleri. Hadi biz işimize bakalım."
     "Tamam şef, sen merak etme, akşama ne kaldı zaten. Biz buralarda oyalanırız."
     Tam giderken geri döndü Sırtlan. "Size güveniyorum bak. Ben de gideyim, şu bizim sarı orospu hangi deliğe girmiş, onu bir araştırayım." demişti ki birden telefonu değişik bir melodi ile çaldığında, bunun İki Numara'dan geldiğini herkes anladı. Sırtlan telefonun açma tuşuna basarken, bir taraftan da gayri ihtiyari ayağa kalkarak hazırola geçmiş, sanki ceketinin düğmelerini ilikler gibi hareketler yapıyordu. "Buyurun efendim, iyi akşamlar. Biz de bahsekonu yerde keşif yapıyorduk emrettiğiniz gibi." dedi ama birden kaşları çatıldı, duyduğu haber şimdi bambaşkaydı. "Dünkü plân değişti mi? Tamam, anlaşıldı efendim... Dinliyorum efendim... Anlaşıldı, tamam!" Sırtlan telefonu kapatıp arka cebine koyarken, yüzünde o korkunç gülümseme belirdi. "Ulan ben size demiyor muyum, Allah'ın sevgili kuluyum diye ha! Bak, dualarım kabul oldu. Kulak çekme işi geçti. Haydi hayırlısı. Gazeteci beyimize eşek cenneti yolu gözüktü arkadaşlar, gözümüz aydın!"
     "Ama şef, biraz önce diyordun..."
     "Oğlum, o biraz önceydi. Herifçioğlu rahat durmuyor ki! Bugün köşesinde öyle bir makale döktürmüş ki yenilir yutulur cinsten değilmiş. En sonunda Bir Numara'yı kırmızı bez görmüş boğa gibi kızdırınca, "Onu öyle bir havaya uçursunlar ki kominist yoldaşları cenazesinde tabutun içine koyacak bir et parçası bile bulamasınlar." demiş."
     "Vışşş! Anam... Bu ne öfke lan!"
     Sırtlan'ın keyfi yerine gelmişti. "Bırakın gevezeliği. Siz biraz daha TNT kalıbı ile C4 patlayıcı tedarik edin." dedi ve aklından geçenler yüzüne yansıyordu sanki. "Bir Numara'nın dediği gibi, gelen görevliler çatılardan et parçası toplaması lâzım. Yarın tam burada havai fişek gösterisi olacak, hadi elinizi çabuk tutun!"

ADIM SARI AÇIK SARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin